Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1399 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 11287 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Osmaniye İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 20/12/2012NUMARASI : 2012/117-2012/330Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: KARARDavacı-karşı davalı üçüncü kişi vekili, Osmaniye 2. İcra Müdürlüğü’nün 2010/2106 takip sayılı dosyasında trafik kaydına 16.04.2010‘da haciz konulan .. plaka sayılı aracın 02.09.2009‘da Noter'de yapılan sözleşme ile üçüncü kişi tarafından satın alındığını, mülkiyetin hacizden önce davacıya geçtiğini, satışta muvazaa bulunmadığını belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına ve tazminata karar verilmesini istemiş, tasarrufun iptali davasının ise reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.Davalı-karşı davacı alacaklı vekili, satışta üçüncü kişi vekili olarak hareket eden kişi ile borçlunun kardeş olması ve satış sırasında araç kaydında başka hacizlerin bulunması nedenleri ile davacının borçlunun içinde bulunduğu mali durumu bilebilecek durumda olduğunu, belirterek istihkak davasının reddine ve tazminata, karş?? davanın kabulü ile satışın alacağı karşılayacak oranda iptaline karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.Davalı borçlu, dosya borcunu ödediğini, dava konusu aracı sattığını savunmuştur. Mahkemece toplanan delillere göre: “dava konusu aracın noterde yapılan sözleşme ile borç, takip ve ödeme emri tebliği tarihlerinden önce üçüncü kişi tarafından satın alındığı, mülkiyetin hacizden önce davacıya geçtiği tasarrufun iptali istemine ilişkin iddiaların soyut olduğu ve kanıtlanamadığı“ gerekçesi ile istihkak davasının kabulü ile karşı davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davalı-karşı davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 27.10.2011 gün, 6470/9947 sayılı kararı ile karşı davacı-davalı alacaklı bankanın harçtan muaf olmamasına rağmen nispi karar ve ilam harcının ¼’ünün başlangıçta tasarrufun iptali davası açılırken alınması gerektiği ve takip borçlusunun da taraf gösterilmesi, gösterilmemişse davaya dahil edilmesi gerektiği belirtilerek bu yönleri ile bozma kararı verilmiştir. Mahkemece uyma kararı verilerek yapılan yargılama sırasında takip borçlusunun davaya dâhil edilmesi sağlanmış, tarafların bozmadan sonra dosya borcunun ödendiği yönünde beyanda bulundukları görülmüştür. Mahkemece bir önceki gerekçelerle davanın açılmasına neden olan tarafın karşı davacı (alacaklı) olduğu, dava konusu aracın hacizden önce üçüncü kişi tarafından satın alındığı gerekçesi ile istihkak davasının kabulü ile yatan teminatın üçüncü kişiye iadesine ve tasarrufun iptali davasında ise karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” ve davalı alacaklının karşı dava olarak İİK’nun 97/17. maddesi uyarınca açtığı “tasarrufun iptali” davas?? niteliğindedir.Dava konusu borcun, bozmadan sonra davalı (borçlu) tarafından ödendiği yönünde tüm tarafların kabul ve beyanı bulunmaktadır. Geçerli bir haczin bulunması ise istihkak davasında ve karşı dava olarak tasarrufun iptali davasında dava şartıdır.Dosya borcu ödenmekle haciz ortadan kalktığı için tasarrufun iptali davasında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi isabetli olmuştur.Dava açıldıktan sonra dava ve takip dışı kişi adına satış ve tescil işlemi yapılmışsa da üçüncü kişinin dava dosyasına yatırdığı teminat yönünden istihkak davasına devam edilmesi yerinde olmuştur. Ne var ki dosya borcu ödenip, haciz geçerliliğini yitirmekle istihkak davası açısından da karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken işin esasına yönelik kabul kararı verilmesi hatalı olmuştur. Bununla birlikte üçüncü kişi hacizden önce aracı satın almış, borçlu ile birlikte alacaklıdan mal kaçırmak için danışıklı işlemler yaptığı yönünde bir delil de dosyaya yansımamıştır. Davacı üçüncü kişinin istihkak iddiasında bulunmasından sonra davalı (alacaklı) tarafın istihkak iddiasını kabul etmediği, haczin kaldırılması yönünde bir girişimde de bulunmadığı görülmüştür. Dolayısıyla karşı davacı-davalı alacaklının her iki dava yönünden de maktu karar ve ilam harcı ile birlikte yargılama giderleri ve karar tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanacak nispi vekâlet ücretinden sorumlu tutulması gerekir.Belirtilen tüm bu hususlar dikkate alınmadan yazılı biçimde karar verilmesi isabetli olmamıştır. Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK'nun 366. ve HUMK'nun 428. maddeleri gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 136,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 31.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.