MAHKEMESİ : Hatay İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 19/07/2013NUMARASI : 2012/483-2013/427Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: KARARSair temyiz itirazları yerinde değil ise de;7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre;” tebligat muhatabın bilinen son adresinde yapılır”. 6099 sayılı Yasa'nın 3. maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise, “bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır.” Aynı yasanın Tebliğ İmkansızlığı Ve Tebellüğden İmtina başlıklı 21. maddesine 6099 Sayılı Kanunun 5. maddesiyle eklenen 21/2.maddesinde de; '' Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.'' hükümlerine yer verilmiş, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/1. maddesinde ise;" Tebligat, öncelikle tebliğ yapılacak şahsın bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tespitinde, tebliğ isteyenin beyanı, muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri ya da mevcut belgeler esas alınır." Aynı maddenin 2. Fıkrasında da; "Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır, ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz.” düzenlemeleri getirilmiştir. Somut olayda; ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan takipte borçlu vekili İcra Mahkemesine başvurarak, hesap kat ihtarnamesi, kıymet takdir raporu ve icra emrinin Tebligat Tüzüğü’nün 28. maddesine aykırı olarak tebliğ edildiğini, tebligat yapılan adreslerin de borçlunun bankaya bildirdiği adresler olmadığını, tebligatlar bu nedenle usulsüz olup, borçlunun anılan işlemlerin varlığından 14.09.2012 tarihinde haberdar olduğunu açıklayarak, tebliğ tarihinin 14.09.2012 olarak tespitine, usülsüz tebligatların iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, hesap kat ihtarnamesinin borçlunun aynı iş yerinde birlikte çalıştığı tespit edilen S..B..’na usulüne uygun tebliğ edildiği, diğer tebligatların ise; TK’nun 21. maddesine uygun olarak yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm, borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.İcra takip dosyasının incelenmesinde; taraflar arasında akdedilen ipotek resmi senedi ve Genel Kredi Sözleşmesinde borçlunun adresinin “Büyükdalyan Köyü / Antakya olarak belirtildiği, alacaklı vekilinin takip talebinde ve takip talebine uygun düzenlenen icra emrinde borçlunun adresinin ipotek ve Genel Kredi Sözleşmesine uygun olarak “Başlıoğlu mermer Büyükdalyan Köyü Kaaraali Köprüsü civarı /Hatay” olarak yazıldığı halde icra emri ve kıymet takdir raporunun borçlunun mernis adresine TK’nun 21/2 maddesine göre tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddelerine göre "Büyükdalyan Köyü/ Antakya( Hatay)" borçlunun bilinen en son adresidir. Bu durumda, anılan adrese Tebligat Kanunu’nun yukarıda açıklanan 10. maddesine aykırı olarak icra emri ve kıymet takdir raporu tebliğe çıkarılmadan, aynı Kanunun 21/2 maddesine göre doğrudan (mernis) yerleşim yeri adresine yapılan tebliğ işlemleri usulsüz olup, Mahkemece, usulsüz yapılan icra emri ve kıymet takdir raporu tebliğ işlemlerinin iptaline, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca borçlunun belirttiği ıttıla tarihine göre tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.nun 366 ve UMK.nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK.nun 366/3.maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 01.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.