MAHKEMESİ : Kilis Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 28/11/2012NUMARASI : 2011/784-2012/873Hazine ile B.. K.. ve müşterekleri aralarındaki mirasçılık belgesinin iptali davasında mahkemenin görevsizliğine dair Kilis Sulh Hukuk Mahkemesi'nden verilen 28.11.2012 gün ve 784/873 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:KARARDavacı Hazine vekili, Suriye uyruklu H.. F..'ın çocuklarından H.. M..'nın 1964 yılında, S.. M..'nın ise 1974 yılında öldüğünü, mirasçılarının 16.02.1976 ve 07.06.1976 tarihlerinde Halep Sulh Medeni Mahkemesi'nden veraset belgesi aldıklarını, Halep Sulh Medeni Mahkemesi'nden alınan mirasçılık belgesine ilişkin kararların Gaziantep 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1984/626-472 Esas ve Karar sayılı ilamıyla tanınmasına ve tenfizine karar verildiğini, ancak tanıma ve tenfiz kararının 2675 sayılı Yasa'ya aykırı olduğunu açıklayarak Gaziantep 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1984/626 esas ve 1984/472 sayılı kararının iptaline karar verilmesini istemiştir.Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece; tenfize ilişkin taleplerde Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görevli olduğu, tanıma ve tenfiz kararlarının iptalinin mümkün olup olmadığı konusunda da bu mahkemenin görevli olduğu gerkçesiyle görevsizlik kararı verilmesi üzerine; hüküm, süresinde davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava; önceki, Gaziantep 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin mirasçılık belgesinin tanınması ve tenfizine ilişkin 1984/626 esas ve 1984/472 karar sayılı kararın iptali istemine ilişkindir.Mahkemece Sulh Hukuk Mahkemesi'nin görevsizliğine karar verilmiş ise de, varılan sonuç usul ve yasal düzenlemelere uygun değildir.Davanın karara bağlandığı tarihte yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK'nın 1. maddesine göre mahkemelerin görevi kanunla belirlenir. 2. maddesine göre dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesidir. Aynı Kanun'un 4/1-ç maddesinde ise Sulh Hukuk Mahkemesi veya Sulh Hukuk Hakiminin bu kanun ile diğer kanunların Sulh Hukuk Mahkemesi'ni görevlendirdiği davaları göreceği açıklanmıştır.Diğer yandan aynı Kanun'un 383. maddesinde çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkemenin aksine bir düzenleme olmadığı sürece Sulh Hukuk Mahkemesi'nin olduğu belirtilmiş, 382/2-c bendinde miras hukukundaki çekişmesiz yargı işleri belirtilirken mirasçılık belgesinin verilmesi istemine ilişkin davalar da bu kapsamda sayılmış, ne var ki; mirasçılık belgesinin iptali istemiyle açılan davalar hakkında düzenleme yapılmamıştır.Mirasçılık belgesinin iptali davalarının hasımlı olarak açıldığı, sonucunun tarafları açısından kesin hüküm oluşturduğu dikkate alındığında çekişmeli yargı kapsamında kalan davalardan olduğunun kabulü gerekir. O halde; 6100 sayılı HMK'nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 gününden sonra mirasçılık belgesinin iptali istemiyle açılan davalara bakmakla görevli mahkemenin de Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerektiği kuşkusuzdur. Eldeki dava, HUMK'nun yürürlükte bulunduğu dönemde 23.05.2011 tarihinde açılmıştır.Ancak 6100 sayılı HMK'nın geçici 1/1 maddesindeki ''Bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmaz.'' şeklindeki yasal düzenleme dikkate alındığında; 6100 sayılı HMK'nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden önce açılan davalarda anılan yasa hükümleri değil, o tarihte yürürlükte olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun göreve ilişkin hükümlerinin uygulanacağı açıktır. Bu kanunun 8/5. maddesinde ''Mirascılık belgesi verilmesi hakkındaki isteklerle, bu belgenin değiştirilmesi veya iptali davalarını'' görme görevinin Sulh Mahkemesi veya Hakimlerine ait olduğu açıkça ifade edilmiştir. Görev kamu düzenine ilişkin olduğundan taraflarca öne sürülmese bile mahkemelerce kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Somut olayda, eldeki dava 23.05.2011 tarihinde, yani 6100 sayılı HMK'nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden önce açıldığına göre davaya bakma görevi Sulh Hukuk Mahkemesine aittir.Hal böyle olunca; açıklanan bu olgular karşısında mahkemece işin esasına girilerek talep hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken yasal düzenlemelerin takdirinde yanılgıya düşülerek mahkemenin görevsizliğine karar verilmesi isabetsiz olup, davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün, 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK'nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna 30.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.