MAHKEMESİ : İcra Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : ŞikayetYukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A R Şikayet eden üçüncü kişiler vekili; borçlu ......'ın, ".......... ve........." ortağı olduğunu, borcu dolayısıyla....... İcra Müdürlüğü'nün 2010/18333 Esas sayılı icra dosyası üzerinden gönderilen müzekkere doğrultusunda 12.08.2013 tarihinde ......'ın hisseleri üzerine haciz konularak keyfiyetin pay defterine işlenmesine rağmen İcra Müdürlüğü'nce alacaklı tarafın istemi doğrultusunda şirkete feshi ihbar talebinin gönderildiğini, dayanak olarak gösterilen 6762 sayılı TTK'nun 522 ve 523 nolu maddelerinin 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK'nun da karşılığının bulunmadığını, borçlunun hisselerine Kanunun yürürlük tarihinden sonra 12.08.2013 tarihinde haciz konulduğunu, 6102 sayılı Kanun uyarınca dosya alacaklısının şirketin feshini talep etme hakkı da bulunmadığını belirterek Müdürlük işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, dosya borcu nedeniyle takip borçlusunun ilgili şirketteki hisse payı, tasfiye payı ve kar payı üzerine haciz konulduğu ve alacağın tahsil olunmadığı, yeni TTK 249. maddesi uyarınca haciz ve şirketin feshini isteme başlıklı madde gereğince bir ortağın kişisel alacaklısının borçlunun kişisel mallarından ve şirketteki kar payından alacağını alamaması halinde şirketin feshini isteme yetkisini alacaklıya tanıdığı, takip dosyasının kesinleştiği, fesih ihbar müzekkeresinin tüm şirket ortaklarına tebliğe çıkartıldığı ve yasal koşullar gerçekleştiği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmesi üzerine hüküm, üçüncü kişi şirket ortakları tarafından temyiz edilmiştir. 6762 sayılı TTK'nun ticaret şirketleri ile ilgili umumi hükümlerden 145. maddesine göre, şirket ortaklarından birinin kişisel alacaklısı, şirket devam ettiği sürece haklarını borçlu şirket ortağının şahsi mallarından, şirket bilançosu gereği o ortağa düşen kar payından ve şirket fesholunmuş ise tasfiye payından alabilir. Aynı Yasa'nın 522 ve 523. maddelerinde limited şirketlerde cebri icraya ilişkin koşullar düzenlenmiştir. Bu düzenlemeler karşısında, limited şirketlerde ortağın şahsi borcundan dolayı, ortaklık payının doğrudan haczi mümkün olmayıp, sadece ortağın kar payı, masraf ve avans alacağı veya tasfiye halinde, tasfiye bakiyesine katılma hakkı haçzedilebilir. 6762 sayılı TTK'nun 522. maddesinde alacaklıya tanınan borçlu ortağın limited şirketteki hissesini haciz hakkı, satış isteme hakkından yoksundur. Zira limited şirketlerde pay kural olarak bölünmez. Maddede iflas idaresine şirketin feshini isteme yetkisi verilmiş ise de, ortaklardan birinin payının haczi halinde fesih bildirimi içinİcra Müdürlüğü'ne bu yetki tanınmamış, haciz alacaklısına şirketin genel mahkemelerde feshi için dava açma yetkisi verilmiştir. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 133/2. maddesinde ise 6762 sayılı TTK'nun 145. maddesinden farklı bir düzenlemeye yer verilmiştir. Her ne kadar İİK 94. maddesinde buna paralel bir düzenleme getirilmemiş ise de, 145. madde ile getirilen bu düzenlemeye göre, sermaye şirketlerinde alacaklılar, alacaklarını, o ortağa düşen kâr veya tasfiye payından almak yanında, borçlularına ait olan, senede bağlanmış veya bağlanmamış payların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun taşınırlara ilişkin hükümleri uyarınca haczedilmesini ve paraya çevrilmesini isteyebilirler. Haciz, istek üzerine, pay defterine işlenir. TTK'da yapılan bu değişiklik ile sermaye şirketi olan limited şirketlerde ortaklardan birinin kişisel alacaklısına, 6762 sayılı TTK'nun 145. maddesinin aksine, ortağın ortaklık payının haczini ve paraya çevrilmesini isteme hakkı tanınmıştır. Ancak, bunların dışında 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 133. maddesinde limited şirket ortağının şahsi borçları nedeniyle alacaklının limited şirketin fesih ve tasfiyesini isteme hakkı düzenlenmemiştir. Yasa'nın 249. maddesinde kollektif şirketler için getirilen düzenleme limited şirketlere dair hükümler arasında yer almamaktadır. Bu durumda 6102 sayılı TTK'nun yürürlüğünden sonra 12.08.2013 tarihinde limited şirketteki kar payına haciz koyduran ortağın şahsi alacaklısı şirketin feshini ve tasfiyesini isteyemeyeceği gibi somut olayda anılan fesih taleplerinin ortaklardan ayrı bir tüzel kişilik olan şirkete dahi değil şirketin diğer ortaklarına bildirilmesinin yasal hiç bir dayanağı bulunmamaktadır. Kaldı ki, 6762 sayılı TTK'nun ortağın şirketteki kar payına tasfiye payına haciz koyduran şahsi alacaklısına tanıdığı fesih hakkının İcra Müdürlüğü aracılığı ile kullanılacağına ilişkin İİK'da bir düzenleme bulunmamaktadır. Takibin tarafı olmayan 3. şahıslar hakkında İcra Müdürlüğü'nce ancak İİK'da yer bulan borçlunun kendilerindeki hak ve alacaklarının haczi için haciz müzekkeresi, (İİK.85), haciz ihbarnamesi (İİK.89) göndermek suretiyle sınırlı işlemler yapılabilir. Haciz koyduran alacaklının haricen gönderebileceği ihbarın haklılığı (ortak hakkında kesinleşmiş takibi bulunduğu haciz koydurduğu kar payından alacağını alamadığı) ise yine genel mahkemelerde açacağı fesih davasında tartışılabilir. (6102 sayılı Yasa'da kollektif şirketler için yer verilen TTK'nun 249/2. maddesinde belirtildiği gibi).O halde ortaklara şirketin feshinin ihbarı yönünde yapılan İcra Müdürlüğü işlemlerinin iptali gerekeceğinden Mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi yerine şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ; Şikayetçiler vekilinin temyiz itirazının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 22.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.