Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13574 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 14587 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Balıkesir 1. Aile MahkemesiTARİHİ : 14/02/2013NUMARASI : 2010/264-2013/110A.. Ç.. ile M.. D.. aralarındaki katkı payı alacağı davasının kısmen kabulüne dair Balıkesir 1. Aile Mahkemesi'nden verilen 14.02.2013 gün ve 264/110 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A R Davacı vekili, evlilik birliği içinde edinilen ve üzerine bina inşa edilen 3807 ada parsel sayılı taşınmazın üzerine bina yapılmasındaki katkısı nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 06.09.2012 tarihli dilekçesiyle talebini taşınmaz üzerindeki yapı değeri olan 231.880,00 TL'nin yarısı 115.940,00 TL olarak ıslah etmiştir.Davalı vekili, dava konusu taşınmaz davalıya murisinden intikal ettiği ve üzerindeki yapı murisinden intikal eden 3807 ada parselin satımından elde edilen para ile inşa edildiğinden davanın reddine karar verilmesini savunmuş, 19.02.2010 tarihli beyanı ile yapının iç sıvasının davacı ve davalı tarafından yapıldığını açıklayarak davacının varsa bile bunun haricinde katkısı olmadığını bildirmiştir. Mahkemece, davalıya murisinden intikal eden ve üzerine 01.01.2002 tarihinden önce bina inşa edilen taşınmazın sıva işinde davalı ile birlikte çalışan davacının katkısı nedeniyle davanın kısmen kabulüyle 2.965,95 TL'nin davalıdan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine; Hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir. Taraflar 03.03.1990 tarihinde evlenmişler, 01.04.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 07.02.2012 tarihinde kesinleşmesi üzerine boşanmışlardır. Eşler arasında başka mal rejimi seçilmediğinden evlenme tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM'nin 170. m.) rejimi ve bu tarihten boşanma davasının açıldığı 01.04.2009 tarihine kadar TMK'nun 202 ve devamı maddelerine göre edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Dava 743 sayılı TKM'nin 170. maddesi uyarınca mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde evlilik birliği içerisinde edinilen ve üzerine bina inşa edilen 3807 ada parsel üzerindeki katkı payı alacağı isteğine ilişkindir. Kural olarak, 743 sayılı TKM'nin yürürlükte olduğu 01.01.2002 tarihinden önce edinilen malvarlığı yönünden karı ve kocanın diğerinden katkı payı karşılığında bir tazminat isteyebilmesi için mutlaka parasal veya para ile ölçülebilen maddi bir değer koymak suretiyle katkısının bulunması gerekir.Dava konusu 3807 ada parsel davalının babası adına kayıtlıyken 22.08.1991 tarihinde intikal sonucu davalı adına tescil edilmiş ve 10.06.1994 tarihinde alınan yapı ruhsatı uyarınca başlayan inşaat 01.01.2002 öncesinde tamamlanmıştır. Davalıya murisinden intikal eden arsa üzerinde davacının katkısının bulunmadığının kabulü doğru ise de, evlilik birliği içinde inşa edilen yapı üzerindeki katkıdan kaynaklanan alacağa ilişkin olarak yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.Tanık beyanları ve dosya kapsamına göre, davacı inşaat ustası davalı ise İlçe Tarım Müdürlüğü'nde memurdur. Davacıya ait SGK kayıtlarından davacının sigorta kaydının 1983 yılında başladığı ve bu kaydın 2002 yılına kadar sürdüğü saptanmıştır. Bu tarihler arasında davacının sigortaya tabi çalışması kesintili olarak gözükmekle birlikte, tanıklar beyanlarında davacının sigortalı çalışmasının düzenli olduğu ancak, sigortaya bildirilen prim gün sayısının eksik gösterildiğini bildirmişlerdir. Ülkemizde özel sektörde çalışan işçilerin kısmende olsa SGK'ya bildirilmediği, bildirilse dahi pirim gün sayısının eksik bildirildiği bilinen bir olgu olup, bu açıdan olaya bakıldığında SGK kayıtları esas alınarak kişinin ne kadar süre ile çalıştığının belirlenmesi doğru sonuç vermeyeceğinden tanık beyanlarına itibar edilip davacının evlilik birliği içinde çalışarak taşınmaz üzerinde bulunan binanın yapımına katkıda bulunduğunun kabulü gereklidir.Bu halde mahkemece, davalının binanın yapımında satım bedelini kullandığını iddia ettiği babasından miras yoluyla kalan 3807 ada parsele ilişkin tapu kaydının bulunduğu Tapu Müdürlüğü'nden tedavülleri ile birlikte getirtilerek ne şekilde edinildiği ve ne zaman elden çıkarıldığı hususları da dikkate alınarak kişisel mal niteliğinde olup olmadığı, kişisel mal niteliğinde ise, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan yapının yapımında kullanılıp kullanılmadığı üzerinde durulmalı, davacının inşaat ustası olarak aylık ve yıllık çalışma süresi tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulmalı, bu şekilde belirlenen çalışma sonucunda ne kadar gelir elde edebileceğinin varsa meslek odası, yoksa buna ilişkin çalışması bulunan kurumlardan, davalının ise, memur olması nedeniyle çalıştığı İlçe Tarım Müdürlüğü'nden sorularak, her iki tarafın evliliğin başından binanın tamamlandığı tarihe kadarki gelirlerinin ayrı ayrı hesaplanması tarafların sosyal statüleri ile konumlarına göre yapabilecekleri kişisel harcamaları ile kocanın 743 sayılı TKM'nin 152. maddesi uyarınca evi geçindirme yükümlülüğü sonucu yapması gereken harcamalar toplam gelirlerinden ayrı ayrı çıktıktan sonra her birinin ayrı ayrı yapabilecekleri tasarruf miktarlarının belirlenmesi, toplam tasarruf miktarı karşısında davacının tasarrufu ile yapmış olduğu katkı oranının tespit edilmesi, az yukarıda açıklandığı üzere, davalının babasından kalan taşınmazın satımından elde edilen para ile binanın yapımında harcandığının saptanması halinde, harcanan miktarın binanın yapıldığı ve bitirildiği tarihteki toplam maliyetine oranı tespit edilerek, bu oran ile dava konusu yapının dava tarihi itibariyle tespit edilen sürüm bedeli ile çarpımı sonucunda elde edilecek rakam düşüldükten sonra, kalan miktar ile davacının gelirine ait ve bulunan katkı payı oranı ile çarpılarak davacının bu biçimde katkı payı alacağının saptanması ve hüküm altına alınması gerekir. Şayet davacı, babasına ait arsasının satımından elde edilen para dava konusu sayılı parsel üzerinde yapılan bina harcanmamış ise, bu takdirde, sadece davacının az önce açıklandığı şekilde toplam tasarruf miktarı karşısında saptanan katkı payı oranın yine dava tarihine göre keşfen belirlenen binanın sürüm değeri ile çarpılması ve çıkacak miktarın katkı payı alacağı olarak davacı yararına hükmedilmelidir. Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması usul ve Kanuna aykırıdır. Davalı ve davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı görülen hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3.maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/1. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 506,55 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya, 50,70 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 26.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.