Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13497 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 14859 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Aile MahkemesiDAVA TÜRÜ : Katılma Payı Alacağı... ile ... aralarındaki katılma payı alacağı davasının reddine dair ... 9. Aile Mahkemesi'nden verilen ... sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A R Davacı ... vekili, davacının tasfiyeye konu ... parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binanın yapımına ziynetleri ile katkıda bulunduğunu iddia ederek 5.000,00 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı ... vekili, açılan davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kanıtlanamadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştirMaddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katkı payı alacağı isteğine ilişkindir.01.01.2002 tarihinden önce 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi' nin (TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi (TKM m.170). TKM' de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri malvarlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı kanunun 5.maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu'nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak "katkı payı alacağı" hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulmalıdır. Zira Borçlar Kanunu, Medeni Kanunun tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir (eBK m. 544, TBK m. 646).Mal ayrılığı rejiminde; eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir (TKM m. 186/1). Her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel mallarıdır (TKM m. 189). Kadın veya kocanın, mal rejiminin devamı sırasında diğerinin edindiği malvarlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteğinde bulunabilmesi için mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir. Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alınan tasfiyeye konu mala, düzenli gelir dışındaki diğer malvarlığı (ziynet, miras, bağış vs gibi) ile toplu katkıda bulunulduğu iddia edildiğinde; katkıda kullanılan malvarlığı değerinin, tasfiyeye konu malın satın alma tarihindeki bedelinin tamamı karşısındaki oranı saptanarak, bulunan bu katkı oranının, tasfiyeye konu malın dava tarihindeki sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle, davacı eşin katkı payı alacak miktarı belirlenir..//..Bu açıklamalar doğrultusunda hesaplama yapılabilmesi için, öncelikle katkıda kullanılan malvarlığının (ziynet, miras, bağış vs) katkı tarihindeki parasal değeri ile tasfiyesi istenen malın hem satın alma bedeli hem de dava tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri ayrı ayrı tespit edilmelidir.Sözü edilen değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için, gerek görülmesi durumunda konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır. Tasfiyeye konu birden fazla malın bulunması durumunda, her biri için aynı yöntem uygulanır.Somut olaya gelince; eşler, 05.11.1982 tarihinde evlenmiş, 19.02.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM m. 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın m. 10, TMK m. 202/1). Tasfiyeye konu ... parsel sayılı taşınmaz, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 30.06.2006 tarihinde davalının annesinden satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir. Tasfiyeye konu ... parsel sayılı taşınmaz üzerindeki yapı ise, eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 1991-1993 yılları arasında inşa edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK m. 179). Yukarda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede; Tüm dava dosyası kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dairemizce de beyanları samimi ve doğru görülerek itibar edilen davacı tanığı aynı zamanda davalı eşin de kardeşi olan tanık ... beyanında ''... davacının davalının babasına ait dava dışı evin yapımında abisinin 6 tane cumhuriyet altını yani tam altın ve bir tane gremse altın vererek katkıda bulunduğunu, bu altınların düğünde davacıya takılan ziynet eşyaları olduğunu...'' bilahare ''... davalıya ait dava konusu edilen taşınmaz 1991-1993 yıllarında yapılırken davalının babası Osman'ın da davanın taraflarına yardım ettiğini...'' beyan etmiştir. Dosyanın içeriğine, toplanan delillere adı geçen tanık beyanına, hakkaniyete ve hayatın olağan akışına göre, davacının kayınpederi aracılığı ile, dava konusu evin yapımına katkıda bulunduğunun kabulü gerekir.Mahkemece, yukarda açıklanan Dairemiz uygulama ve ilkeleri gereğince, evin yapımı tarihindeki tasfiyeye konu taşınmazın arsa payı hariç değeri inşaatçı ve emlakçı bilirkişiye, altı tane tam cumhuriyet altını ile bir tane gremse altının değerinin kuyumcu bilirkişiye tespit ettirilerek katkı oranı belirlenerek, bulunan bu katkı oranının, söz konusu arsa payı hariç evin dava tarihindeki sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle hesaplanacak katkı payı alacağı miktarı üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş; bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA; taraflarca HUMK'nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 10.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.