Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13159 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 2786 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Aile MahkemesiDAVA TÜRÜ : Mal Rejiminden Kaynaklanan Alacak... ile ... aralarındaki mal rejiminden kaynaklanan alacak davasının kabulüne dair ... 1. Aile Mahkemesi'nden verilen ... sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:KARARDavacı ... vekili, dava dilekçesinde belirtilen taşınmaz nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğinde bulunmuştur.Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulü ile, 71.400-TL'nin karar tarihinden işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davacı vekili ile davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2-Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir(6100 s.lı HMK 33 m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katkı payı alacak isteğine ilişkindir.01.01.2002 tarihinden önce 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin(TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi(TKM 170 m). TKM'de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri malvarlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı kanunun 5.maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu'nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak "katkı payı alacağı" hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulmalıdır. Zira Borçlar Kanunu, Medeni Kanunun tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir(eBK 544, TBK 646 m).Mal ayrılığı rejiminde; eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir(TKM 186/1 m). Her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel mallarıdır(TKM 189 m). Kadın veya kocanın, mal rejiminin devamı sırasında diğerinin edindiği malvarlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteğinde bulunabilmesi için mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir.-//-Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alınan tasfiyeye konu mala çalışma karşılığı elde edilen gelirlerle(maaş, gündelik, kar payı vs gibi) katkıda bulunulduğunun ileri sürüldüğü durumlarda; çalışarak, düzenli ve sürekli gelire sahip eşin, aksi kanıtlanmadıkça, yapabileceği tasarruf oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Yargıtay'ın ve Dairemizin devamlılık gösteren uygulamaları da bu yöndedir.Bu açıklamalar doğrultusunda; öncelikle evlenme tarihinden, malın edinildiği tarihe kadar, eşlerin çalışma sürelerine ve gelirlerine ilişkin belgeler bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilmelidir. Çalışmanın sabit olmasına rağmen, bir kısım döneme ilişkin belgelere ulaşılamaması durumunda, ilgili meslek kuruluşlarından ve/veya bilirkişilerden o döneme ilişkin yaklaşık gelir durumu sorulup öğrenilerek, malın edinildiği tarihe kadar ki eşlerin tüm gelirleri ayrı ayrı belirlenmelidir. Sonra, her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek, kişisel harcamaları ile ayrıca kocanın 743 sayılı TKM'nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama, eşlerin kendi gelirlerinden düşülerek, gerçekleştirebilecekleri tasarruf miktarları ayrı ayrı tespit edilmeli, daha sonra her eşin tasarruf miktarının, birlikte yaptıkları toplam tasarruf miktarı içerisindeki oranı belirlenmelidir. Her bir eşin bulunan bu tasarruf oranı, çalışmaları karşılığı elde ettikleri gelirleriyle malın alımına yaptıkları katkı oranı olarak kabul edilerek, tasfiyeye konu malın dava tarihi itibariyle belirlenecek sürüm(rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle katkı payı alacak miktarları hesaplanır.Sözü edilen değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülmesi durumunda konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır. Tasfiyeye konu birden fazla malın bulunması durumunda, her biri için aynı yöntem uygulanır.Somut olaya gelince; eşler, 06.09.1991 tarihinde evlenmiş, 14.04.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir( TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı(TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir(4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m). Tasfiyeye konu ... parselde ( yenileme öncesi ... parselde ) bulunan 3 nolu bağımsız bölümün 30.12.1998 tarihinde kat mülkiyeti tesisi suretiyle davalı eş adına tescil edildiği, tarafların beyanlarına göre kooperatife 1993 yılında üye olunduğu, ödemelerin 1998 yılında bittiği anlaşılmaktadır. Davacı kadın Tıp Fakültesinde memur olarak, davalı erkek ise mobilya ustası olarak çalışmaktadır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır(4721 s.lı TMK 179 m). Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundan hareketle, davacı kadının kazancından %30'unu kişisel harcamalarına ayırdıktan sonra kalan %70'ini tasarruf edebilme olanağına sahip olduğu belirtildikten sonra davacı kadının katkı oranının %70 olarak kabulü ile bu oranın taşınmazın dava tarihi itibariyle tespit edilen değeri olan 102.000-TL ile çarpılması sonucu bulunan 71.400-TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmişse de bu karara katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki, tarafların gelirleri ve tasarruf oranları birlikte değerlendirilip taşınmazın alımında davacının katkı oranının buna göre belirlenip hesaplamada esas alınması gerekirken direkt olarak davacının tasarruf oranının katkı oranı olarak kabul edilmesi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.3-Davacı vekilinin faizin başlangıcına yönelik temyiz itirazlarına gelince; Dava, katkı payı alacağına ilişkin oluğuna göre, 743 sayılı TKM'nin 170. maddesi uyarınca mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen mallardan kaynaklanan katkı payı alacağına, ıslahla artırılan miktar yönünden ıslah tarihinden, kalan bölüm için dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, hüküm altına alınan miktarın tamamı yönünden hükmedilen faizin karar tarihinden başlatılması da doğru değildir.-//-SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (3) nolu bentte gösterilen nedenle davacı yararına, yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenle davalı yararına BOZULMASINA, davacı vekili ile davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte gösterilen nedenle de reddine, taraflarca HUMK'nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 1.219,33 TL peşin harcın davalıya, 2.267,90 TL'nin de davacıya iadesine 06.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.