MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : İstihkakTaraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. K A R A R Davacı 3. kişi vekili, müvekkiline ait iş yerinde usulsüz olarak haciz yapıldığını, icra görevlisine kira kontratı, vergi levhası, elektrik faturası gibi evraklar ibraz edildiğini, borçlulardan...'un şirket ortaklığından ayrıldığına dair belgeler sunduklarını, haciz yapılabilmesi için malın borçluya ait olduğunu gösteren görünür kanıtların olması gerektiğini, rastgele haciz yapılamayacağını, bilgisayarlardan alınan 2 adet çıktının hacze dayanak yapıldığını, çıktılarda.... 'un isminin bulunduğunu, adı geçenin ise işten ayrıldığını, icra görevlisinin alacaklı vekilinin talimatına göre haczi yönlendirdiğini iddia ederek, 06/01/2016 tarihli haciz işleminin iptalini istemiştir. Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; icra memurunun haciz mahallinde evrak araştırması yaptığı, borçlu olduğu anlaşılan ... İstif'e ait belgelerin bulunduğu, borçlulardan ...'la aynı soyadı taşıyan....'un mahalde hazır bulunduğu, icra memurunun talimat gereği adresi borçlu ile irtibatlandırarak gösterilen adreste haciz yapmasın??n usulüne uygun olduğu, 3. kişi olduğunu beyan eden davacının, haczin iptalini istemek yerine İİK'nun 96 maddeleri ve devamı veya 99. maddesine göre prosedürün işletilmesini talep edip iddiaları yönünden istihkak davası açması gerekeceği, bu şekilde yasal yollar mevcut iken haczin iptalini isteyemeyeceği gerekçesiyle şikayetin reddine, dosya üzerinden karar verilmiştir. Hüküm, davacı 3. kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1- 6100 sayılı HMK’nun 33. maddesi uyarınca, Türk hukukunu resen uygulamakla yükümlü olan hâkim, tarafların ileri sürdükleri maddi olay ve netice talepleri ile bağlı olup, onların hukuki nitelendirmesi ile bağlı değildir. 04.06.1958 tarih, 1958/16-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nda da kabul edildiği gibi taraflarca ileriye sürülen iddia ve maddi olayların hukuki tavsifini yapmak mahkemeye ait olup, hakim olaya uyan ilgili yasa maddelerini re’sen gözetmek, bulmak ve uygulamak zorundadır. Eş anlatımla, olayların hukuksal açıdan değerlendirilmesi ve nitelendirilmesi mahkeme hakimine aittir. Dava dilekçesinde şikayetten söz edilmesi, HMK'nun 33. maddesi uyarınca "hukuki tavsif hakime aittir" kuralını değiştirmez. Mahkemece, davacı 3.kişinin talebi “şikayet” olarak incelenmiş ve bu hali ile karara bağlanmıştır. Oysaki bu ilke ışığında, dava dilekçesindeki anlatımdan ve talep sonucundan, uyuşmazlığın, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca mülkiyet hakkına dayalı olarak ileri sürdüğü “istihkak iddiasına” ilişkin olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda Mahkemece yapılacak iş, borçlu da davaya dahil edilerek takip miktarı veya mahcuzun değerinden hangisi az ise, o değer üzerinden nispi harç alınarak ve bu şekilde noksan harç tamamlattırılarak tarafların tüm delilleri toplanarak, çekişmenin istihkak davası prosedürüne göre çözümlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Anılan bu hususlar dikkate alınmadan eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile şikayetin reddine karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir. 2-Bozma sebep ve şekline göre, davacı 3. kişi vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün İİK'nun 366. ve HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenle davacı 3.kişi vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek olmadığına, taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın temyiz edene iadesine, 08.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.