Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 5755 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi ... ile ... (...) aralarındaki katılma alacağı davasının kabulüne dair ... Aile Mahkemesi'nden verilen 17.01.2012 gün ve 351/42 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A R Davacı vekili, boşanma dosyasına verdiği dava dilekçesinde, tarafların 2005 yılında evlendiklerini, evlilik birliği içerisinde alınarak davalı adına tescil edilen .... plaka sayılı aracın vekil edenin rızası dışında satıldığını, aracın rayiç bedelinin yarısı üzerinde alacağı bulunduğunu açıklayarak 1/2 bedelinin davalıdan alınmasını, harcını yatırmak suretiyle verdiği 11.03.2010 tarihli ıslah dilekçesinde ise aracın kasko değerinin 1/2’si olan 9.775 TL'nin davalı taraftan alınmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, dava konusu aracın vekil edeninin babası....in sağladığı 22.000 TL miktarındaki destek ve katkıyla alındığını, satış bedelinin müştereken tüketildiğini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, aracın evlilik birliği içerisinde edinildiği, davalının kişisel malı olduğunun kanıtlanamadığı, elden çıkarılmış olması nedeniyle tasfiye tarihindeki değerinin belirlenemediği gerekçesiyle, kasko değerinin yarısı üzerinden belirlenen 9.775 TL alacağın davalı taraftan alınmas??na karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili ile davalı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir. Davacı vekili, hükmü faize ilişkin olarak temyiz etmiş ise de; dava dilekçesinde “faiz” için bir istekte bulunulmamış, 11.03.2010 tarihli ıslah dilekçesinde de faiz istenilmemiştir. Dava, kamu düzenine ilişkin olmayan, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri alacağa ilişkin bulunduğuna göre, HMK'nun 26. (HUMK'nun 74.) maddesi gereğince Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Davacı tarafça gerek dava dilekçesi, gerekse ıslah dilekçesinde faiz isteğinde bulunulmadığına ve Mahkemece taleple bağlılık ilkesi göz önünde tutularak faiz yönünden bir karar verilmediğine göre, yerinde olmayan davacı vekilinin faize ilişkin temyiz itirazlarının açıklanan nedenlerle REDDİNE, Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; taraflar, 21.03.2005 tarihinde evlenmişler, 06.06.2008 tarihinde karşılıklı olarak açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 13.09.2011 tarihinde kesinleşmesi üzerine boşanmışlardır. 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden sonra bir yıl içinde başka mal rejimi seçilmediğinden, taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK'nun 202). Yanlar arasındaki mal rejimi, boşanma davasının açıldığı 06.06.2008 tarihinde sonaermiştir (TMK'nun 225/2). Dava konusu otomobil, 10.08.2006 tarihinde satın alınarak davalı ... ... adına tescil edilmiş, 06.02.2008 tarihinde dava dışı .... Motorlu Taşıtlar şirketine devredilmiştir. Toplanan deliller ve dosya kapsamından; dava katılma alacağına ilişkindir. Yanlar arasındaki uyuşmazlık, dava konusu otomobilin edinilmiş mal olup-olmadığının belirlenmesi, edinilmiş mal olduğunun saptanması halinde davalının edinilmiş malının (TMK'nun 219.m.) değerinden varsa bu mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK'nun 231.m) yarısının (TMK'nun 236/1.m) davacının katılma alacağı hakkı olduğu hesaplanarak hüküm kurulması gerekir. TMK'nun 219. maddesi 1. fıkrası hükmüne göre her eşin mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleri edinilmiş maldır. TMK'nun 222/1. maddesine göre ise, belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispatla yükümlüdür. Mahkemece, yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme yetersiz olduğu gibi ulaşılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Öte yandan, davalı vekili, dava konusu otomobilin vekil edeninin babasının katkısı ile edinildiğini, bir başka anlatımla bağışlanan mal olduğunu savunmuş, davalı tanıkları ise; aracın alındığı sırada babasının 5.000 TL gönderdiğini bildirmişlerdir. Dosya içerisindeki banka havale makbuzundan babası....’in 09.06.2006 tarihinde davalı ...... adına 6.000 TL gönderdiği anlaşılmaktadır. Kural olarak, karşılıksız kazanma yoluyla elde edilen malvarlığı değerleri TMK'nun 220/2. maddesine göre kanun gereği kişisel mal niteliğinde olup, diğer eşin bu malvarlığı değeri üzerinde katılma alacağı hakkı yoktur. Ancak, bir malın eşlerden birinin kişisel malı olduğunu iddia eden taraf TMK'nun 222. ve 6. maddeleri gereğince bu iddiasını ispat etmelidir. Aksi halde, TMK'nun 222/son maddesi gereğince bu malvarlığı edinilmiş mal olarak kabul edilecektir. Somut olayda; savunma, davalı tanıklarının açıklamaları, banka havale makbuzları, aracın alınma tarihi ile banka havale tarihi dikkate alındığında, babası tarafından davalıya gönderilen 6.000 TL'nın bağış niteliğinde ve davalının kişisel malı olduğunun kabulü gerekir. (TMK.nun 220/2 md.) Hal böyle olunca, Mahkemece yapılacak iş; dava konusu aracın belirlenen değerinden, davalının kişisel malı niteliğindeki babası tarafından gönderilen 6.000 TL'nin dava tarihi itibarı ile ulaştığı değerin düşülmesi, ondan sonra yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde hesaplama yapılarak kalan artık değer üzerinden davacının yasal katılma alacağının belirlenmesi gerekirken, davalıya babası tarafından gönderilen ve bağış niteliğinde olan banka havalesi göz önünde tutulmadan yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Davalı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya ve 145,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 14.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.