MAHKEMESİ : İcra Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : İstihkakYukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:K A R A R Davacı 3. kişi vekili, 25.04.2013 tarihinde haciz yapılan işyerinin müvekkiline ait olduğunu, 13.02.2013 tarihinden beri haciz yapılan adreste faaliyet gösterdiğini, bu durumun ispatı olarak ... Vergi Dairesi'nin 13.02.2013 tarihli yoklama fişinin delil teşkil ettiğini, İcra Müdürlüğü tarafından düzenlenen haciz tutanağında, borçlu şirketin 2008 yılına ait vergi levhası ve broşürlerinin haciz mahallinde bulunduğunun yazılı olduğunu, oysa haciz işleminin icra edildiği mahaldeki taşınmazda, müvekkilinden önce.... ........'nin faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin bir kısım iş yeri malzemelerini bu şirketten satın aldığını, bu durumu faturalar ile ispatlayabileceklerini, şirket bünyesinde bulunup, haczedilen söz konusu mahcuzların müvekkiline ait olduğunu, müvekkiline ait olan mahcuzların borçlu ile herhangi bir ilgisinin bulunmadığını iddia ederek davanın kabulü ile menkuller üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; davacının 15.02.2013 tarihinde vergi mükellefi olduğu, aynı tarihli başlangıç fişi düzenlendiği, ticaret sicil kaydının 05/09/2013 tarihli olduğu, yapılan emniyet araştırmasında haciz adresinde 2008 ve 2012 yılları arasında......adına ..... isimli kişinin faaliyet gösterdiği, 2013 yılında ise ..... Mobilya isimli işletmenin var olduğu, işleten kişinin...... olduğunun bildirildiği,....'da ticari hayatın Türkiye'deki pek çok yerden hızlı bir şekilde seyrettiği, ekonomideki çöküntünün pek çok ticarethane sahibini aynı duruma düşürmesi sebebiyle iş yerlerinin sık sık el değiştirdiği, davacı ......'ın da benzer durumda olduğu, haczin yapıldığı tarihte vergi kaydı bulunan......'ın bilfiil vergi ödediği ve iş yeri işlettiği, bütün belgelerin tanık beyanlarının ve resmi kayıtların davacının ileri sürdüğü beyanlarla uyumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile mahcuzların davacıya iadesine karar verilmiştir. Kararı, davalı alacaklı vekili temyiz etmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir.Dava konusu haciz esnasında borçlu şirketin ortağı olan......... da hazır bulunmuş olup, haciz tutanağı içeriğine göre haciz mahallinde borçlu şirkete ait çok sayıda evraka rastlanmıştır. Somut olayda İİK'nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesi borçlu, dolayısıyla alacaklı yararınadır. İspat yükü altında olan üçüncü kişi karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahiptir. İsteyen her kişi adına düzenlenmesi olanaklı, borcun doğumundan sonra düzenlenmiş bulunan fatura ve vergi levhası gibi belgeler yasal karinenin aksini ispata yeterli değildir. Kaldi ki, sunulan vergi levhasındaki adres, davaya konu haciz tutanağındaki adresle de örtüşmemektedir. Ayrıca, vergi dairesinden gelen bilgilere ve ticaret sicil kayıtlarına göre davacının işe başlama ve işletme açılış tarihleri ile dayanılan faturanın tarihi de borcun doğumundan sonraki tarihlere isabet etmektedir. İlaveten, davacı 3. kişinin borçlu şirketle aynı alanda faaliyette bulunduğu görülmektedir. Öte yandan, dava dosyası içinde bulunan 12.02.2013 tarih ve...... yevmiye nolu vekaletnameye göre, borçlu şirketin yetkilisi .......'ın davacı ..... tarafından vekil tayin edildiği ve vekile oldukça geniş yetkilerin verildiği tespit edilmiş olup, bu doğrultuda davacı ile borçlu arasındaki organik bağın bulunduğunun da kabulü gerekmektedir. Tüm bu belirlemelere göre, davacı 3. kişi ile borçlunun alacaklılardan mal kaçırma kastıyla danışıklı işlemler yaptıkları açıktır.O halde, Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önüne alınarak, davanın reddi yerine oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile kabulüne yönelik hüküm kurulması doğru olmamıştır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 418,50 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 11.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.