MAHKEMESİ :Aile MahkemesiDAVA TÜRÜ : Katkı Payı AlacağıTaraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davalı asil tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 07.02.2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden ... geldi ve karşı taraftan davacı vekili Avukat... geldi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacı ... vekili, boşanma dava dilekçesi ile birlikte eşler arasında evlilik birliği içinde ortak katkıda bulunarak edinilen iki adet taşınmazın davalı adına tescil edildiğini, bu taşınmazlar dışında davalı tarafından davacının kazancı elinden alınarak adına kayıtlı yatırım hesabında kullanılıp borsada değerlendirildiği ve davalının yüklü miktarda para kazandığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 150.000,00 TL'nin faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Mal rejimin tasfiyesine ilişkin talep tefrik edilerek ayrı esasa kaydedilmiş, 09.07.2015 tarihli celse davacı vekili davalının yatırım hesabına ilişkin taleplerini daha sonra dava konusu talep etmek üzere takip etmediklerini beyan etmiştir.Davalı ... vekili, davacının malvarlığının edinilmesinde hiçbir katkısının bulunmadığını, yatırım hesabında iddia edildiği kadar para bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 82.701,60 TL nin dava tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davalı asıl tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı asılın aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2-Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince; Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 s.lı HMK 33 m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katkı payı alacak isteğine ilişkindir. Taraflar, 30.11.1979 tarihinde evlenmiş, 17.10.2007 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 19.01.2011 kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir ( TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m). Tasfiyeye konu 92 parsele kayıtlı arsanın 1/25 hissesi ile 23 nolu mesken eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 16.12.1997 ile 15.11.1993 tarihinde davalı eş adına tescil edilmiştir. Her iki tarafta evlilik birliği içinde öğretmen olarak çalışıp emekliye ayrılmıştır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (4721 s.lı TMK 179 m). Mahkeme tarafından her iki tarafında evlilik birliği içinde çalışarak, düzenli ve sürekli gelire sahip olması gözetilerek davacının tasfiyeye konu edilen taşınmazlarda katkı payı alacağı olduğuna dair kabul yerinde ise de, söz konusu katkı payı alacağına ilişkin hükme esas alınan rapor incelendiğinde hesaplamanın hatalı yapıldığı anlaşılmaktadır.Hesaplamaya esas olmak üzere, evlenme tarihinden, malların edinildiği tarihe kadar, eşlerin çalışma sürelerine ve gelirlerine ilişkin belgelerin bulundukları yerlerden getirildiği, bilirkişi raporunda getirtilen evraklara istinaden her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek, kişisel harcamaları ile kadının münasip derecede aile masraflarına iştirak yükümlülüğü, ayrıca kocanın 743 sayılı TKM'nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama, eşlerin kendi gelirlerinden düşülerek, gerçekleştirebilecekleri tasarruf miktarları ayrı ayrı tespit edilerek daha sonra her eşin tasarruf miktarının, birlikte yaptıkları toplam tasarruf miktarı içerisindeki oranı belirlendiği ve sonucunda davacının %81.08, davalının %18.92 olarak katkı oranı sonucuna ulaşıldığı anlaşılmaktadır. 743 sayılı TKM.nun 152. maddesine göre evin geçindirme yükümlülüğü erkeğindir. Yargıtay ve Dairenin yerleşmiş uygulamalarına göre aynı kanunun 190. maddesine göre kocanın evin geçimine katkıda bulunmasını istemesi durumunda evlilik birliğinin devamı içerisinde kadından bu yönde talepte bulunması gerekir. Dosya içeriğine göre kocanın bu yöne ilişkin talebinin bulunduğu iddia ve ispat edilememesine rağmen, kadının gelirinden evi geçindirmek için belli bir oran ayrılarak katkı oranı hesaplanmış ise de temyiz edenin sıfatı gözetilerek bu husus bozma nedeni yapılmamıştır. Hesap raporuna esas alınan gelir evraklarına ilişkin olarak davalı erkek tarafından itiraz edilerek, 1996-1997-1998-1999 yıllarında çalıştığı.... Lisesi tarafından 09.12.2013 tarihli cevap yazısında yeni Türk lirası şeklinde gelirlerin gösterildiği ve bu nedenle üç sıfır eksik yazıldığı, bilirkişi raporunda ise TL dönüşümü yapılmadan bu gelirlerin eski TL gibi değerlendirilip hesaplanması sonucu davalının gelirinin az dolayısıyla davacının katkı oranının çok yüksek tespit edildiği belirtilmiştir. Davalı erkeğin 29.06.2015 havale tarihli rapora itiraz dilekçesi ekindeki adı geçen okulun 23.06.2015 tarihli yazısında davalının gelirlerinin eski TL olarak üç sıfır eklenmiş haliyle düzeltildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, davalı tarafın bu haklı itirazı gözetilmeyip bilirkişiden ek rapor aldırılmaması ve davacının katkı oranının yeniden tespit edilmemesi doğru olmamıştır.Bununla birlikte katkı payı alacağı hesaplanırken taşınmazların esas alınan değerlerinde de hata yapıldığı anlaşılmaktadır. Katkı payı alacağı, tarafın katkı oranı tespit edildikten sonra tasfiyeye konu malın dava tarihi itibariyle belirlenecek sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle hesaplanır. Somut uyuşmazlıkta ise tasfiyeye konu taşınmazlar yönünden dosyada tespit edilen dava tarihi itibariyle değerlerin katkı oranı ile çarpılması neticesinde davacı lehine katkı payı alacağı hesaplanması gerekirken, keşif tarihi 2011 itibariyle tespit edilen değerler üzerinden hesaplama yapılması usul ve yasaya aykırıdır. Mahkemece, yukarıda izah edildiği şekilde öncelikle, davalının sunduğu evraka istinaden eski Türk Lirası halindeki gelirleri gözetilerek davacının katkı oranının tespit edilmesi, sonra tespit edilecek katkı oranının taşınmazların dava tarihindeki değerleri ile çarpılarak davacı lehine katkı payı alacağına hükmedilmesi gerekirken hatalı hesap raporu hükme esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalının yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte gösterilen nedenle reddine, vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının bozma nedenine göre şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK'nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 07.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.