MAHKEMESİ : Ankara 4. Aile MahkemesiTARİHİ : 25/01/2013NUMARASI : 2012/868-2013/109S.. Ç.. ile D.. T.. aralarındaki tapu iptali ve tescil, katılma alacağı davasının reddine dair Ankara 4. Aile Mahkemesi'nden verilen 25.01.2013 gün ve 868/109 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:KARARDavacı vekili, evlilik birliği içinde edinilen 7404 ada parselde numaralı bağımsız bölüm, 140 ada parselde Blok numaralı bağımsız bölüm, DC plakalı araç ve T plakalı ticari taksinin bedellerinin vekil edeni tarafından ödenmesine rağmen, ticaretle uğraşması, olası riskler ve ticari hayatı nedeniyle aleyhine açılan ve açılacak davalar ile icra takipleri sonuçlanana kadar davalı üzerine tescil edildiğini, bilahare tarafların aynı amaca yönelik olarak anlaşmalı boşandıklarını, ancak evliliğin fiilen devam ettirildiğini, fakat bir süre sonra davalının tutumunun değiştiğini, davacıyı evden kovduğunu, davacının Ankara 1.Aile Mahkemesine 2009/131 Esas sayılı dosyasıyla tapu iptali tescil ve katkı payı alacağı davası açtığını, bu süreçte vekil edeninin iradesinin hile ve kandırma ile fesada uğratılması ve yeniden evlilik kararı alınması üzerine sözkonusu davadan feragat edildiğini açıklayarak, feragatin feshi ile nizalı malvarlığının tapu ve trafik sicilinde davalı adına olan kayıtlarının iptali ve davacı adına tescilini, bu talepleri kabul edilmediği takdirde katılma ve değer artış payı alacağının tespiti ile şimdilik 1000 TL'nin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili, zamanaşımının dolduğunu, boşanmanın gerçek olduğunu ve malvarlığının paylaşıldığını, aynı yönde açılarak hükme bağlanan Ankara 1.Aile Mahkemesi'nin 2009/131 Esas sayılı dosyasının kesin hüküm teşkil ettiğini, davacının elindeki malvarlığını çarçur ederek vekil edeni üzerindeki malvarlığına sahip olmak üzere kötüniyetli tavır ve davranışlar sergilediğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece, aynı taleple daha önce açılan davanın feragat nedeniyle reddedildiği, feragatin tek taraflı beyanla hakkın özünden vazgeçme niteliğinde olduğu ve yapıldığı anda kesin hüküm sonuçlarını doğurduğu, yanılma sonucu olduğu bildirilir ise de boşanmanın kesinleşme tarihinden 3 yıl 7 ay sonra açılan davanın dinlenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar 08.09.1991 tarihinde evlenmiş, 01.12.2008 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 05.12.2008 tarihinde kesinleşmesiyle evlilik birliği son bulmuştur. Dava konusu Çankaya 7404 ada parselde numaralı bağımsız bölüm 01.06.2006; Erdemli 140 ada parselde numaralı mesken 22.12.2006 tarihinde satın alma suretiyle davalı adına tescil edilmiştir. DC plakalı araç 30.07.2004 tarihinde davalı adına trafik siciline kayıtlıdır. T plakalı ticari taksinin dosya arasında mevcut kaydında davalı adına edinim tarihi belirtilmemekte ise de, taraf beyanına göre 30.07.2007 tarihinde alındığı bildirilmiştir.TMK'nun 179.maddesine göre mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır. Taraflar arasında başka bir mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, evlenme tarihinden 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı MK'nun 170. maddesi uyarınca “mal ayrılığı”, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise 4721 sayılı TMK'nun 202. maddesi hükmü uyarınca yasal “edinilmiş mallara katılma” rejimi geçerlidir. Eşler arasındaki mal rejimi TMK'nun 225/2. maddesi uyarınca boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir. Dava, nizalı malvarlığına ilişkin tapu ve trafik sicilindeki kayıtların iptali ile davacı adına tescili, olmadığı takdirde TMK'nun 219, 231, 235 ve 236.maddelerine dayalı katılma alacağı isteğine ilişkindir. Dosya arasında mevcut Ankara 1.Aile Mahkemesi'nin 2009/ 131 Esas ve 2009/331 Karar sayılı dosyasında; davacının yine davalı aleyhine 30.01.2009 tarihinde temyiz incelemesine konu dosyada davaya konu malvarlığı hakkında evlilik birliği içinde edinildikleri, bedellerinin tarafından ödendiği iddiasıyla tapu ve trafik sicilindeki kayıtlarının iptali ile adına tescili, bu talebi kabul edilmediği takdirde katılma alacağının tahsili isteğiyle dava açtığı, 18.03.2009 tarihli dilekçe ile davadan feragat edildiği ve davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği, hükmün temyiz edilmeksizin 07.01.2011 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.Davadan feragat, davacının açmış olduğu davada talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir( 6100 sayılı HMK.307.m). Feragat, davacının mahkemeye hitaben tek taraflı, açık bir irade açıklaması ile gerçekleşir. Feragat, kesin hüküm gibi sonuç doğurur (HMK. 311). 6100 sayılı HMK'nun 303. maddesinde yer alan düzenlemeye göre ise, bir davanın diğer bir davada kesin hüküm teşkil etmesi için taraflarının aynı olması, dava sebeplerinin ve dava konusunun aynı olması gerekir. Maddi anlamda kesin hükümden sonra ikinci kez açılan davanın kesin hüküm nedeniyle reddi gerekir. Kesin hüküm itirazı olumsuz dava şartlarındandır (HMK.114/1-i). İlk davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi durumunda, aynı taraflar arasında aynı hukuki sebeple ve aynı konuda ikinci açılan davanın kesin hüküm nedeniyle reddi gerekeceği şüphesizdir. Bu itibarla mahkemenin bu yöndeki gerekçesi kural olarak doğrudur. Ne var ki, somut olayda davacı taraf feragati nedeniyle reddine karar verilmiş bulunan ilk açtığı davada, hile ve kandırma nedeniyle iradesinin fesada uğratılarak feragat beyanında bulunmasının sağlandığını öne sürmüştür. Başka bir anlatımla, feragat beyanının irade fesadı nedeniyle geçersiz olduğu iddiasıyla feshi ile iptal tescil ve alacak talebi hakkında karar verilmesini talep etmiştir. İncelemeye konu davada, Türk Borçlar Kanununun 30. vd.maddelerinde belirtilen irade fesadı hallerine dayanıldığına göre, mahkemece öncelikle yapılacak iş bu husustaki iddianın ilgili hükümler çerçevesinde ve gerektiğinde taraf delilleri toplanarak incelenmesi, feragat beyanının dayanılan sebeplerle geçersizliğinin belirlenmesi halinde davacının mal rejimine dayalı isteğinin değerlendirilerek esası bakımından bir karar verilmesi, aksi halde davanın reddine karar verilmesidir.Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve yasa hükümlerine uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, yine 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK'nun 388/4 (HMK.m 297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 24,30 TL peşin harcın istek halinde davacıya iadesine 19.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.