Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12453 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17267 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Adana 4. Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 08/05/2013NUMARASI : 2013/523-2013/563M.. P.. ve K.. P.. tarafından açılan mirasın hükmen reddi davasının görevsizliğine dair Adana 4. Sulh Hukuk Mahkemesi'nden verilen 08.05.2013 gün ve 523/563 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacılar M.. ve K.. P..; mirasbırakanları C.. P..'nun 30.3.2013 tarihinde vefat ettiğini, murisin borçlarını karşılayacak aktif malvarlığı bulunmadığını açıklayarak terekenin borca batık olduğunun tespiti ile mirasın hükmen reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, mirasın hükmen reddi davasında Asliye Hukuk Mahkemeleri'nin görevli olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Hüküm, süresinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava dilekçesi içeriğine göre davacılar mirasbırakanın ölüm tarihi itibarıyla açıkça ödemeden aciz içinde olduğunun tespitiyle, mirasın reddedilmiş sayılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuş iseler de; 6100 sayılı HMK'nun 194/1.maddesinde; “...taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırmalıdırlar...” hükmüne yer verilmiştir. Davanın doğru biçimde sonuçlandırılması için davanın ne olduğunun anlaşılması gerekir. Mahkemece, dilekçenin içeriğine göre davacının isteğini ve amacını belirleyip uyuşmazlığın ona göre çözüme kavuşturulması gerekir. Davanın niteliği anlaşılamadan hangi kanuni düzenlemeye göre sonuçlandırılacağı noktasına ulaşılamaz. HMK.nun 33 (1086 sayılı HUMK.nun 76) maddesine göre, davanın esası olan maddi olayların ileri sürülmesi taraflara, bunların nitelendirilmesi ve uygulanacak kanun maddesini belirlemek hakime aittir. Hakim tarafların yargılama oturumlarında ve dilekçesinde kullandıkları nitelendirme ile bağlı değildir.Bu durumda; muris Cumali Puslu 30.3.2013 tarihinde davacıları mirasçı bırakarak öldüğüne, eldeki dava ise, hasımsız olarak TMK'nun 606 maddesi gereğince yasal 3 aylık süre içerisinde (26.04.2013) açıldığına göre, davacıların taleplerinin TMK'nun 605/1 ve devamı maddeleri gereğince mirasın gerçek reddinin tespiti istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca Sulh Hakiminin görevi; reddin süresinde olup olmadığı ve ret edenin mirasçılık sıfatı bulunup bulunmadığını incelemek, süre koşulu ile mirasçılık sıfatının gerçekleşmesi halinde ise, Türk Medeni Kanunu'nun 609. maddesi uyarınca ret beyanını tespit ve tescil etmekten ibaret olduğuna ve 6100 sayılı HMK'nun 382 . maddesi gereğince mirasın reddi beyanının tespiti ve tescili talebini içeren davalarda Sulh Hukuk Mahkemeleri görevli bulunduğuna göre mahkemece açıklanan yönde işlem ve inceleme yapılması gerekirken talebin hatalı değerlendirilmesi sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.Davacılar vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK'nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 13.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.