MAHKEMESİ : Akçaabat 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 13/02/2013NUMARASI : 2012/50-2013/51Hazine ile E.. T.. ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Akçaabat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 13.02.2013 gün ve 50/51 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı Hazine vekili, mülkiyeti davalılara ait olan 293 ada parsel sayılı taşınmazın 3621 sayılı Kıyı Kanunu'na göre, kıyı kenar çizgisi kapsamında kalan yerlerden olduğunu ileri sürerek parselin kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan kısmının tapu kaydının iptali ile tescil dışı bırakılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalılar vekili, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı ve taşınmazın kıyı alanı içinde kalmadığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, parselin tamamının kıyı kenar çizgisi dışarısında kaldığı, kıyı vasfında olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Hüküm, süresi içerisinde davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; Mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki; dosya içerisindeki 10.10.2007 tarihli bilirkişi heyeti raporunda dava konusu 293 ada nolu parselin kıyı kenar çizgisinin deniz tarafında kaldığı belirlenmiş, dosya içerisinde bulunan ve anılan raporu ibraz eden heyetten farklı bir bilirkişi heyetince sunulan 11.12.2012 tarihli bilirkişi heyeti raporunda ise nizalı parselin kıyı kenar çizgisinin kara tarafında kaldığı bildirilmiştir. Anılan raporlar arasındaki çelişkinin giderilmeden hüküm kurulduğu görülmektedir. Mahkemece; dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde İdarece oluşturulmuş kıyı kenar çizgisinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi, idarece oluşturulmuş ve kesinleşmiş kıyı kenar çizgisi var ise, buna ilişkin karar ve dayanağı olan belgeleri ile kroki ve haritasının birlikte getirtilip dosya arasına konulması, mahallinde yerel ve teknik bilirkişi ile harita mühendisi aracılığıyla yapılacak keşifte araziye uygulanması, çekişme konusu taşınmazın yeri belirlenip harita üzerine işaretletilmesi, İdarece oluşturulmuş kıyı kenar çizgisinin bulunmaması yahut idari yargı yerinde iptal edilmiş veya oluşturulan harita 28.11.1997 gün 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında kabul edilen ilkeye göre ilgililerine tebliğ edilerek kesinleştirilmemiş ve davacıların itirazına uğramışsa; adli yargı mahkemesince, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 4.maddesindeki tanımlamalar dikkate alınarak, Kanun'un 9/2.maddesinde belirtilen bilirkişi kurulu aracılığıyla, açıklanan kural ve yöntemler doğrultusunda kıyı kenar çizgisinin oluşturulması, Mahkeme aracılığıyla bu çalışma yapılırken, varsa idarenin önceden kıyı kenar çizgisi oluşturmak için yaptığı saptamalar ve bu konuda kurulan komisyon çalışmalarının ortaya çıkardığı bilimsel değerlerin bulunduğu da gözardı edilmemesi, dava konusu taşınmazın, 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla belirlenen veya belirlenecek olan kıyı kenar çizgisine göre değerlendirilmesi, dosya içerisinde mevcut olan ve yukarıda açıklanan bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi, ayrıca 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa'nın 16. maddesiyle 3402 sayılı Yasa'nın 36. maddesine bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmüne göre kadastro işlemleri sebebiyle açılan davalar nedeniyle, yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulamayacağı hususunun da gözetilmesi, Mahkemece bu konudaki görüşünün ortaya konulması ve ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmekte iken yazılı olduğu üzere eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozma nedenidir.Davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 13.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.