MAHKEMESİ : Muğla Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 18/03/2013NUMARASI : 2012/431-2013/161T. S. ile Hasımsız olarak mirasçılık belgesi istenmesi davasının karar verilmesine yer olmadığına dair Muğla Sulh Hukuk Mahkemesi'nden verilen 18.03.2013 gün ve 431/161 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Talepte bulunan, eşi olan B.. S..'in öldüğünü açıklayarak, mirasçılarını ve miras paylarını gösterir mirasçılık belgesi verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, mirasbırakanın Alman kayıtlarındaki kimlik bilgileri uyarınca çok dilli ölüm kayıt örneği düzenlenerek Başkonsolosluğa başvurulduğunda mirasçıların tespitine esas olmak üzere Alman Tereke Hakimliğinden mirasçılık belgesi istenilmesi mümkün olduğu gerekçesi ile esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Hüküm, talepte bulunan tarafından, mirasbırakanın Türk vatandaşı olduğu ve Türk makamlarınca mirasçılık belgesi verilmesi gerektiği gerekçesi ile süresi içinde temyiz edilmiştir.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 29. maddesi hükmünde; bir kimsenin sağ veya ölü olduğunu veya belirli bir zamanda ya da başka bir kimsenin ölümünde sağ bulunduğunu ileri süren kimsenin iddiasını ispat etmek zorunda olduğu, 30. madde hükmünde de; doğum ve ölümün öncelikle nüfus sicilindeki kayıtlarla, nüfus sicilinde bir kayıt yoksa veya bulunan kaydın doğru olmadığı anlaşılırsa her türlü delille kanıtlanabileceği belirtilmiştir. Hukukumuzda çekişmeli yargıya tabi davalarda taraflarca hazırlama ilkesi geçerli olup. hakim tarafların talepleri ile bağlıdır. Çekişmesiz yargıya tabi davalarda ise re'sen araştırma prensibi egemendir. Hasımsız açılan ve çekişmesiz yargıya tabi olan davalarda verilen kararlar kesin hüküm teşkil etmediği gibi bu kararlar açılacak bir iptal davası sonucunda değiştirilebilir veya ortadan kaldırılabilir.Somut olaya gelince; dosya içeriğinde toplanan delillerden. M. İli, U.İlçesi, A. Köyü, Cilt., Hane ..'de nüfusa kayıtlı miras bırakan H.ve H.'dan olma B.. S..'in 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunun 6. maddesi ve Bakanlar Kurulu'nun 27.03.2003 tarih 2003/5420 sayılı yazısı ile Türk vatandaşlığına alınmış olduğu ve aynı zamanda Alman vatandaşı olduğu, Almanya uyruklu T. S. isimli yabancı erkek ile evlenme olayının nüfusa işlenmiş olduğu ve mirasbırakanın, 18.02.2012 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır.Mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davalarda davacı sadece miras bırakanın öldüğünü, miras bırakanla kendisi arasındaki soybağını, dolayısıyla kendisinin mirasçı olduğunu kanıtlamak zorundadır. Diğer mirasçıların ve miras paylarının belirlenmesi mahkemenin görevidir. Az yukarıda açıklanan hukuksal olgular gözetildiğinde mahkemenin bu araştırmayı re'sen yapacağı kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, Mahkemece yapılacak iş, talebin bir çekişmesiz yargı işi olduğu gözetilerek (HMK md. 382/2-19/c-6) talepte bulunandan HMK'nun 31 maddesi hükmü çerçevesinde açıklama yapması istenerek; mirasbırakanın talepte bulunan dışında başka mirasçısı olup olmadığının sorulması, varsa bunların nüfus kayıt belgelerinin sorulup getirtilmesi ve sonucuna göre olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesinden ibarettir. Açıklanan yönde araştırma ve inceleme yapılması gerekirken, isabetsiz gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Davacı T. S.'in temyiz itirazları açıklanan bu nedenlerle yerindedir. Kabulü ile hükmün HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK'nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 27.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.