MAHKEMESİ : Aile MahkemesiDAVA TÜRÜ : Katılma alacağı..... ile .... aralarındaki katılma alacağı davasının reddine dair İstanbul Anadolu 5. Aile Mahkemesi'nden verilen 21.10 2014 gün ve 640/753 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi daacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 26.05.2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekilleri Avukat ... ve Avukat ... ve karşı taraftan davalı vekili Avukat ...geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, tarafların 1999 yılında evlendiklerini, evlilik birliği içerisinde sahip olunan 5 parça taşınmaz ile 2 adet aracın davalı adına tescil edildiğini, müvekkilinin 17 yıl süreyle bankada çalıştıktan sonra emekli olduğunu açıklayarak edinilmiş mallara katılma çerçevesinde fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 10.000. TL'nın davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiş, harcını yatırmak suretiyle talep miktarını ıslah dilekçesindeki miktara yükseltmiş, 17.11.2012 tarihli yargılama oturumunda; 01.01.2002 tarihi öncesine ait bir taleplerinin olmadığını, edinilmiş mallara katılma rejimine ilişkin istekte bulunduklarını ileri sürmüştür.Davalı vekili davanın yersiz açıldığını, taşınmazların müvekkilinin anne-babasının verdiği kişisel mal olduğunu,davacının katkısı bulunmadığını, dava konusu aracın kişisel malı niteliğindeki aracın satışı ile alındığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuş, kabul yetkisi bulunan davalı vekili 08.06.2011 tarihli oturumda dava dilekçesinde gösterilen 10.000 TL yönünden davayı kabul ettiklerini, fazlaya ilişkin talebin hakkaniyete aykırı olduğunu bildirmiştir.Mahkemece, davanın esas ve usul yönünden reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Taraflar ilk olarak, 23.09.1991 tarihinde evlenmişler,1998 yılında kesinleşen hükümle boşanmışlar, 11.10.1999 tarihinde yeniden evlenmişler, 17.02.2009 tarihinde açılan boşanma .davasının kabulüne ilişkin hükmün 14.05.2010 tarihinde kesinleşmesiyle 2. kez boşanmışlardır. Eşler arasında başka mal rejimi seçilmediğinden 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM.nin 170. m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar (TMK.nun 225/2. m) yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK.nun 202.m). Dava konusu taşınmazların bir bölümü satış yoluyla bir bölümü kooperatif aracılığı ile davalı adına tescil edilmiş, davalı 5 nolu bölümü 06.01.2010 tarihinde, 1291 parsel üzerindeki 1/2 payı 11.01.2010 tarihinde devretmiş, dava konusu otomobiller ise edinilmiş mallara katılma döneminde alınmıştır.Dava; yargılama sırasındaki açıklamalara göre 4721 sayılı TMK'nun 202. vd. maddeleri uyarınca katılma alacağı isteğine ilişkindir.1-Dosya kapsamına, dava evrakı ile yargılama tutanakları içeriğine, mahkemece deliller değerlendirilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin aşağıda gösterilen nedenler dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2-Mahkemece, yazılı gerekçelerle davanın esas ve usul yönünden reddine karar verilmiş ise de verilen karar usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Davacı vekili, dava dilekçesi ile aşamalardaki açıklamalarında taraflar arasındaki tüm mal rejiminin tasfiyesine karar verilmesini istemiştir. Dava konusu ...Yapı Koop. ait 706 nolu üyelik 05.02.1993 tarihinde davacı adına tescil edildiği, 09.02.2004 tarihinde üyelik devri yoluyla davalı eşe devredildiği halde bu taşınmaz hakkında açılmış bir dava bulunmadığı görüşünden hareketle davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.Bundan ayrı; dava konusu ... plakalı araç; 06.06.2007 tarihinde satın alınarak davalı adına tescil edilmiştir. Mahkemece araç bedelinin davalının babası ile ortak hesabındaki parayla alındığı açıklanarak davanın reddine karar verilmiştir. Dava konusu araç edinilmiş mallara katılma rejimi döneminde babasıyla ortak hesaptan çekilen parayla alındığı kabul edildiğine göre, söz konusu banka hesabına ait sözleşme ile hesap hareketlerine ilişkin kayıt ve belgeler getirtilerek, ortak hesap üzerindeki davalıya ait payın edinilmiş mal niteliğinde olup olmadığı ve davacının davalıya ait pay üzerinde katılma alacağı bulunup bulunmadığı belirlenmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır.Diğer yönden; dava dilekçesinde evlilik birliği içerisinde alınarak davalı adına tescil edilen taşınmazlara ilişkin olarak tasfiye alacağı isteğinde bulunmuş, yargılama sırasında Didim'de bulunan 1828 ada 1 parselin paylı mülkiyet şeklinde davalı adına kayıtlı olduğu belirlenmiştir. Davacı taraf bu taşınmaz hakkında da istekte bulunduğuna göre, mahkemece bu taşınmaz hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması da hatalıdır. Ayrıca; kabul yetkisi bulunan davalı vekili 08.06.2011 tarihli oturumda dava dilekçesinde açıklanan 10.000 TL. yönünden davayı kabul ettiklerini bildirmiştir. HUMK'nun 95. (6100 sayılı HMK.nun 308. m.) maddesine göre feragat ve kabul, kesin hükmün hukuki neticelerini hasıl eder ve yapıldığı andan itibaren hüküm ifade eder. Bu kapsamda, anılan davalı vekili davayı kabul iradesini açıkladığına ve bu beyanı hukuken geçerli bulunduğuna göre, hiç olmazsa kabul edilen bu miktar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın tamamen reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu bölümünün yukarıda (2.) bentte yazılı nedenlerle 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının (1.) bentte yazılı nedenlerle reddine, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.100,00 TL. Avukatlık ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında vekil marifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/1 maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunabileceğine, 1.003,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 26.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.