MAHKEMESİ : Trabzon 3. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 07/03/2013NUMARASI : 2012/61-2013/74Hazine ile O.. K.. ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve yıkım davasının reddine dair Trabzon 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 07.03.2013 gün ve 61/74 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı Hazine vekili, mülkiyeti davalılara ait olan 1513 ada 12 parsel sayılı taşınmazın 3621 sayılı Kıyı Kanunu'na göre kıyı kenar çizgisi kapsamında kaldığını belirterek dava konusu taşınmazın kıyıda kalan kısmının tapu kaydının iptali ile taşınmaz üzerinde bulunan binanın kıyıda kalan kısmının kal'ine karar verilmesini istemiştir.Bir kısım davalılar vekili; davalıların kıyı kenar çizgisinden haberdar olmadıklarını, kendilerine tebligat yapılmadığını, mahkemece yeniden belirlenecek kıyı kenar çizgisine göre dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi ihlali olmayacağını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, bozma ilamından sonra dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde yer almadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davanın, reddine dair önceki hüküm Hazine temsilcisinin temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 28.12.2011 tarih ve 2011/10284 Esas - 13966 Karar sayılı ilamı ile özet olarak, davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın Anayasa Mahkemesi"nin anılan iptal kararından sonra doğru olduğu söylenemez. Hal böyle olunca: işin esasının 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre değerlendirilmesi, davanın kısmen veya tamamen kabulü halinde de 6099 sayılı Yasa'ya hükümleri de gözetilerek, taraf iddiaları doğrultusunda gerekli araştırma ve inceleme yapılmak suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması bakımından karar bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyulması kararı verildikten sonra, yukarıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı karşısında; Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ise de; bozma gerekleri doğrultusunda yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki; 23.10.2012 havale tarihli uzman bilirkişi raporunda, idarece belirlenen kıyı - kenar çizgisi dikkate alınmak suretiyle dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisinin hemen gerisinde yer aldığı belirtilmiştir. Ne var ki; davacıHazine vekili tarafından dosyaya emsal karar olarak sunulan Trabzon 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 23.09.2010 tarih ve 2010/184 Esas- 2010/194 karar sayılı kararı ile; dava konusu taşınmaz ve çevresindeki parselleri gösterir pafta nazara alındığında dava konusu yere komşu 1513 ada 13 parselin tamamının kıyı kenar çizgisinin içinde kaldığı belirlenmiş, söz konusu dosyada hükme esas alınan 13.01.2008 tarihli jeolog ve teknik bilirkişi raporları ile komşu 1513 ada 13 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisinin içinde kaldığı rapor edilmiştir. Bu durumda; dava konusu 1513 ada 12 parsel ve aynı ada 13 parsellerle ilgili olarak tanzim edilen bilirkişi raporları arasındaki bu açık fark ve çelişkiye rağmen mahkemece çelişki giderilmeksizin karar verilmiş olması doğru olmamıştır.Bundan ayrı, Tapu iptali ve tescil davalarında kural olarak; dava kayıt maliklerine veya paydaşlarına yöneltilerek açılır. Ne var ki; dava konusu 1513 ada 12 parsel sayılı taşınmazın kayıt maliklerinden A K. ve G. G.'e dava yöneltilmemiştir. HMK’nun 27 (HUMK.73). maddesi uyarınca taraflar yöntemine uygun bir biçimde Mahkeme önüne çıkarılmadıkça Hakim hükmünü veremez. HMK’nun 27. maddesinde herkes “hukuki dinlenilme hakkına sahiptir…” denilmektedir. Bu kavram aynı zamanda taraf teşkilini de içermektedir. Anılan madde kapsamları uyarınca taraf teşkilinin sağlandığı söylenemez. Bu husus kamu düzenini ilgilendirmektedir. Bu durumda; Mahkemece davada taraf teşkili sağlanmadan karar verilmesi doğru olmamıştır.Hal böyle olunca; öncelikle dava konusu taşınmazda kayıt maliki görünen A. K.ve G. G.r'in, ölü iseler mirasçılarının tebliğe elverişli adreslerinin tespiti ile usulüne uygun şekilde davaya dahil edilerek taraf teşkilinin sağlanması, taraflara iddia ve savunma doğrultusunda delillerini bildirmeleri için süre ve imkan tanınması, ondan sonra yeniden yapılacak keşifte 3621 sayılı Yasa'nın 9. maddesine göre oluşturulan bilirkişi heyeti vasıtası ile kıyı kenar çizgisi araştırmasının yapılması, önceki günlü ve komşu 1513 ada 13 parsel sayılı taşınmazla ilgili düzenlenen bilirkişi raporları arasındaki çelişkiyi giderecek şekilde uzman bilirkişi kurulundan ayrıntılı gerekçeli rapor alınması, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.Davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 30.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.