MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Takibin taliki veya iptaliYukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:K A R A RTakİp dayanağı ilamda davacı lehine hükmedilen vekalet ücreti alacağı, vekil tarafından kendi adına tahsil istemiyle icra takibine konulmuştur. Borçlu takibe karşı diğer itirazları yanında vekilin kendi adına takip yapamayacağı hususunu da ileri sürerek takibin iptalini talep etmiş, Mahkemece şikayet reddedilmiş, karar borçlu tarafından temyiz edilmiş,hüküm Dairemiz'in ... ile " ilamda hükmedilen vekalet ücreti alacağının yargılama gideri kapsamında ilamın tarafı lehine hükmedildiği, iç ilişkide vekile ait olsa da, ödenmemesi halinde tahsili amacıyla, ancak asil adına takibe konabileceği, vekilin kendi adına takibe koyamayacağı nazara alınarak takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, şikayetin bu yönden de reddi isabetsizdir." gerekçesi ile bozulmuştur.Mahkemece, yeniden yapılan yargılama neticesinde, bozmaya uyma kararı verildiği halde yine davanın reddine karar verilmiş, hüküm borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmesi halinde (HUMK 429, HMK 363 ve devamı maddeleri) mahkeme artık bu uyma kararı ile bağlıdır. Bozmaya uyma (ara) kararı, lehine bozma yapılan taraf için usule ilişkin kazanılmış hak doğurur.Aynı konuda, 04.02.1959 gün ve 1957/13-E. 1959/5 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da (R.G. 28.04.1959 gün ve sayı:10193) usuli kazanılmış hakkın hukukumuzdaki yeri; "Temyiz merciince bir kararın bozulması ve mahkemenin bozma kararına uyması halinde, bozulan kararın bozma sebeplerinin şümulü dışında kalmış cihetlerinin kesinleşmiş sayılması, davaların uzamasını önlemek maksadıyla kabul edilmiş çok önemli bir usuli hükümdür. Bir cihetin bozma kararının şümulü dışında kalması da iki şekilde olabilir. Ya o cihet, açıkça bir temyiz sebebi olarak ileri sürülmüş fakat Dairece itiraz reddedilmiştir; yahut da onu hedef tutan bir temyiz itirazı ileri sürülmemiş olmasına rağmen dosyanın temyiz dairesince incelendiği sırada dosyada bulunan yazılardan onun bir bozma sebebi sayılması mümkün bulunduğu halde o cihet dairece bozma sebebi sayılmamıştır. Her iki halde de o konunun bozma sebebi sayılmamış ve başka sebeplere dayanan bozma kararına mahkemece uyulmuş olması, taraflardan birisi lehine usuli bir müktesep hak meydana getirir… " şeklinde açıklanmıştır.Somut olayda, icra mahkemesince bozmaya uyulduğu görülmektedir. Hal böyle olunca, bozma ilamına göre takibin iptali hakkında karar verilmesine dair hüküm kurulması gerekirken, bozma gerekçeleri tekrarlandığı halde bozmayla çelişir şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366/3. maddesi ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 23.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.