MAHKEMESİ : Antalya 3. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 02/04/2013NUMARASI : 2012/861-2013/269Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A RAlacaklı anne vekili tarafından, borçlu baba aleyhinde Kadıköy 1.Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen ilama dayanılarak, velayeti anneye bırakılan müşterek çocuk Buse için hükmedilen birikmiş tedbir ve iştirak nafakası alacağının tahsili için ilamlı icra takibi yapılmış; borçlu vekili İcra Mahkemesi'ne başvurusunda, alacağın zamanaşımına uğradığını, lehine alacak istenen Buse Kal'ın 07.01.1994 doğumlu olup takip tarihinde reşit olduğundan takibin husumet yönünden iptalinin gerektiğini, reşit olması nedeniyle nafaka borcunun sona erdiğini, itfa nedeniyle nafaka borcunun bulunmadığını ve ayrıca takip talebinde ve icra emrinde alacağın hangi aya ait olduğunun, faizin işlemeye başladığı tarihlerin belli olmadığını belirterek takibin iptalini talep etmiştir.Mahkemece, takibin 07.08.2012 tarihinde Buse Kal'a velayeten Z. D.tarafından yapıldığı ancak bu tarihte Buse'nin reşit olması nedeniyle kendi adına takip yapabileceği gerekçesiyle takibin husumet nedeniyle iptaline karar verilmiş; karar, alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Somut olayda, takip dayanağı ilamda müşterek çocuk için 20.10.1998 dava tarihinden itibaren aylık 20 TL tedbir nafakası tayinine, bu miktarın kararın kesinleşmesinden sonra iştirak nafakası olarak devamına hükmedildiği anlaşılmaktadır.Boşanma veya ayrılık vukuunda, çocuk kendisine tevdi edilmemiş taraf, gücüne göre onun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlüdür (TMK. Md. 182). Bu madde uyarınca, ilamda hüküm altına alınan iştirak nafakasının alacaklısı, müşterek çocuk olmayıp, velayet hakkı kendisine verilen eştir. Velayet hakkı küçüğün reşit olması ile sona ereceğinden, bu tarihte iştirak nafakasının da sona ereceği tabidir. Ancak çocuğun reşit olduğu tarihe kadar ödenmeyerek biriken nafaka alacağı bulunduğu takdirde, velayet hakkı kendisine verilmiş olan eş tarafından çocuğun reşit olduğu tarihten önce de, sonra da bu alacak takibe konu edilerek ödenmesi istenebilir. Zira nafaka, velayet hakkı kendisine verilen eşe çocuğun bakım ve eğitimine harcaması için verilmiştir ve onun tarafından istenilmesinde usul ve yasaya uymayan bir yön bulunmamaktadır.TMK'nun 328. maddesine göre de, babanın çocuğuna bakma mükellefiyeti onun reşit olmasıyla sona erer. Küçük reşit olduktan sonra da eğitimine devam ediyorsa bu takdirde, kendisi yeni bir dava açarak yardım nafakası talebinde bulunabilir. Küçük reşit olduğu tarihte, hükmedilen iştirak nafakası kendiliğinden sona erer. Bu durumda alacaklı annenin müşterek çocuklar için hüküm altına alınan ve reşit olduğu tarihe kadar devam eden iştirak nafakası birikmiş alacağını takibe koyma hakkı ve sıfatı bulunmaktadır.MK'nun 182/11 maddesine göre; velayet hakkı kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Velayet kendisine verilmeyen eşin çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katılma amacıyla ödediği iştirak nafakası, çocukların korunmasına yönelik olup, kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle hakim bu konuda re'sen karar verir. İştirak nafakası, kararın kesinleşmesiyle ödenmeye başlanır ve kural olarak çocuk ergin oluncaya kadar devam eder. İştirak nafakası çocuğa harcanmak üzere alacaklı olan, velayet hakkı sahibine verilen bir paradır.Somut olayda, velayet hakkı sahibi alacaklı anne olup, borçlu ise babadır. Bu nedenle, çocuğun ergin olduğu tarihten önce tahakkuk etmiş nafaka alacakları için anne nafaka alacaklısı olduğundan bu alacaklar için takip yapabilir. Bu durumda Mahkemece şikayetin bu yönden reddi ile diğer itiraz ve şikayet nedenleri incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ve eksik inceleme ile sonuca gidilmesi isabetsizdir. SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 29.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.