MAHKEMESİ : İskenderun 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 23/02/2004NUMARASI : 1993/969-2004/50C.. C.. ile A. A. ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair İskenderun 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 23.02.2004 gün ve 969/50 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı Y.. B.. tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:KARAR Davacı vekili dava dilekçesinde, 643 parsel sayılı taşınmazın 24/ 288 payının kayıt maliki davalılar murisi H.B.'nın pay malikleri arasında yapılan özel parselasyonda 5 parsel numarası verilen 346 m2'lik yerini 04.07.1979 tarihli satış senedi ile davacıya sattıktan sonra 14.01.1983 tarihinde vefat ettiğini ve taşınmazın satış tarihinden dava tarihine kadar davacının zilyetliği altında bulunduğunu açıklayarak davalılar üzerindeki kaydın iptaliyle davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalılardan İ. B. ve H. B. açılan davayı kabul etmiş, bir kısım davalılar vekili taşınmazın muris tarafından davacıya satıldığı iddiası doğru olmadığından davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulü ile muris H. B. adına kayıtlı 24/288 payın tapusunun iptaliyle davacı adına tesciline karar verilmesi üzerine; Hüküm, davalılardan Y.. B.. tarafından temyiz edilmiştir.Dava, TMK'nun 713/2. fıkrasında yer alan maliki yirmi yıl önce ölmüş bulunan hukuki sebebine dayalı olarak TMK'nun 713/1. ve 2. fıkraları gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.Mahkemece davanın kabulüne karar verilmişse de, bu karara katılma mümkün değildir. Dava konusu taşınmazın 24/288 hissesi davacının satış tarihi olarak bildirdiği 04.07.1979 tarihinden önce dosyadaki veraset ilamına göre 14.01.1983 tarihinde ölen Hayri Bağdatlı adına kayıtlıdır. Davanın yasal dayanağı olan TMK'nun 713/2. fıkrasında yer alan “…ölmüş…” sözcüğünün, “Anayasa Mahkemesi'nin 17.03.2011 gün ve 2009/58 Esas, 2011/52 Karar sayılı kararıyla iptaline karar verilmişse de, Dairenin istikrar bulmuş içtihatlarında kabul edildiği üzere, Anayasa Mahkemesi'nin iptal ve yürürlüğün durdurulması kararını verdiği 17.03.2011 tarihine kadar açılan davalar ile bu tarihe kadar diğer kazanma koşullarıyla yanında 20 yıllık kazanma süresinin dolmuş olması halinde bu tür davalar bakımından kazanılmış (müktesep) hak söz konusudur.Bu belirleme ışığında somut olaya dönülecek olursa, davacı H. B. adına kayıtlı olan ve malikler arasında yapılan özel parselasyonda 5 numaralı parsele isabet eden 346 m2'lik kısmı 1979 yılından itibaren satın alıp dava tarihine kadar kullandığını iddia etmişse de, kayıt malikinin 14.01.1983 tarihinde vefatı ile geriye eşi Hediye Bağdatlı ve kardeşlerinin kaldığı, mirasçılardan Hediye'nin 29.01.2002 tarihinde ölümüyle mirasının eldeki davanın davacısı C.. C..'inde bulunduğu mirasçılarına intikal ettiği saptanmıştır. Bu halde kayıt malikinin vefat ettiği 14.01.1983 tarihinden eldeki davanın açıldığı 29.09.1993 tarihine kadar yasanın aradığı çekişmesiz, aralıksız 20 yıllık zilyetlik süresi dolmadığı gibi, kayıt malikinin mirasçılarından Hediye'nin ölümü ile davacı da mirasçı sıfatını kazandığından 26.05.1954 tarih 7/17 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca mirasçılar arasında olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı ile hak iktisap etmek mümkün bulunmadığından davanın reddi yerine yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Davalı Y.. B..'nın temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı görülen hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/1. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 29.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.