MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil... ile ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen .... sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:KARARDavacılar vekili, ... parsel (eski ... parsel) sayılı taşınmazın tapuda davalıların murisi ... adına kayıtlı olduğunu, kayıt malikinin 1951 yılında öldüğünü, taşınmazın davacıların muris babaları Mustafa Halıcı'ya ait iken ölümünden sonra mirasçıları arasında yapılan taksim sonucu davacılara kaldığını, TMK'nın 713/2 maddesi gereğince tapu kaydının hukuki değerini yitirdiğini açıklayarak tapu kaydının iptali ile 1/2'şer payla davacılar adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davacıların dayandığı TMK'nın 713/2. maddesinde yer alan; “ölmüş” kelimesinin yargılama sırasında Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği, yürürlükte olmayan yasa maddesine dayanılarak hak iddiasında bulunulamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, TMK'nın 713/2. fıkrasında yer alan; “ … maliki 20 yıl önce ölmüş …” hukuki sebebine dayalı olarak TMK'nın 713/1-2. fıkraları gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.1-Kural olarak, tapu iptali ve tescil davalarında dava kayıt malikine, kayıt maliki ölmüşse mirasçılarına karşı açılır. Dosya kapsamından dava konusu ... parsel (eski ... parsel) sayılı taşınmazın tapuda davalıların murisi ... adına kayıtlı olduğu, kayıt malikinin 1951 yılında öldüğü, tapu kaydının intikal görmediği anlaşılmaktadır. Dosyada bulunan veraset belgesinden anlaşıldığına göre, kayıt malikinin mirasçılarından ... ile ...'e husumet yöneltilmediği, dolayısıyla taraf teşkilinin sağlanmadığı görülmektedir. 2-Yine kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, kanunun açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir. Kanunun açıkça izin verdiği hallerden biri de TMK'nın 713/2. maddesindeki düzenlemelerdir. TMK'nın 713. maddesinin 1.fıkrasında; “tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak 20 yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir ” denilmiştir. Aynı maddenin 2.fıkrasında ise; “aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan veya 20 yıl önce ölmüş ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir” amir hükmüne yer verilmiştir. TMK'nın 713/2. maddesinde yer alan üç halden biri olan “... ölmüş...” ibaresi, “Anayasa Mahkemesi'nin 17.03.2011 tarih ve 2009/58 Esas, 2011/52 Karar sayılı kararıyla iptal edilmiş ise de; Dairenin sapma göstermeyen uygulamalarında, Anayasa Mahkemesi'nce yürürlüğün durdurulmasına ilişkin kararın verildiği 17.02.2011 tarihine kadar hak sahipleri yararına kazanma koşulları oluşmuş, malik 20 yıl önce ölmüş ve 20 yıllık kazanma süresi de dolmuş ise, bu tür hak sahiplerinin de dava açma yönünden kazanılmış haklarının olduğu kabul edilmektedir.Saptanan bu olgular karşısında somut olaya gelince; dava konusu taşınmazın tapulama sonucu 28.01.1963 tarihinde davalıların mirasbırakanı ölü ... adına tescil edildiği, kayıt malikinin 1951 yılında öldüğü anlaşılmaktadır. Davanın açıldığı tarih ile taşınmazın tescil tarihi ve kayıt malikinin ölüm tarihi arasında 20 yılı aşkın bir süre geçmiştir. Ancak mahkemece, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı gerekçe gösterilerek hatalı değerlendirmeyle davanın reddine karar verildiğinden davacılar lehine olağanüstü zamanaşımıyla kazanma koşulların oluşup oluşmadığı hususunda bir araştırma yapılmamıştır. Ayrıca yukarıda açıklandığı üzere davada taraf teşkili sağlanmadan hüküm kurulmuştur. O halde mahkemece yapılacak iş; dava açılırken husumet yöneltilmeyen kayıt malikinin mirasçılarından ... ile ...'in davaya dahil edilmesi için davacı tarafa imkan ve süre verilmesi, taraf teşkili sağlandıktan sonra yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda taraflarca bildirilen tüm deliller toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesinden ibarettir. Eksik araştırma ve incelemeyle hüküm kurulması doğru olmamıştır.SONUÇ: Davacılar vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcıni istek halinde davacılara iadesine 20.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.