Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10762 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 5108 - Esas Yıl 2014





Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:K A R A R Davacı üçüncü kişi vekili, Bursa 13. İcra Müdürlüğü’nün 2013/8685 sayılı takip dosyasında yapılan 03.10.2013 ve 10.10.2013 günlü hacizlere konu menkullerin ve ziynet eşyasının davacı üçüncü kişiye ait olduğunu, damadı olan borçlunun haciz adresinde oturmadığını, mernis adresinin farklı bir yer olduğunu belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına ve tazminata karar verilmesini istemiştir. Davalı alacaklı vekili, dava konusu haczin takibe konu senet üzerinde gösterilen ödeme emrinin de tebliğ edildiği yerde yapıldığını, hacizde borçlu adına karar örneği ile senet fotokopisi bulunduğunu, diğer yandan borçlunun mernis adresinde oturmadığının tespit edildiğini belirterek, davanın reddine ve tazminata karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece toplanan delillere göre: dava konusu haciz adresinde ödeme emrinin aynı zamanda davacının eşi olan borçlunun kayınvalidesine tebliğ edildiği, ancak bu adreste uzun yıllardır davacının yaşadığının kayıtlarla ve tanık anlatımları ile belirlendiği, borçlunun takibe dayanak bono üzerinde bu adresi göstermesinin burada yaşadığı anlamına gelmeyeceği, muhtarlık kayıtlarında da burasının borçlunun adresi olarak görünmediği, tazminata ilişkin koşulların oluştuğu gerekçesi ile davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına ve davacı yararına tazminata karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-03.03.2013 günlü hacze yönelik istihkak iddiasına ilişkin temyiz incelemesinde; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 4949 sayılı Yasa'nın 101. maddesiyle değişik 363. maddesi hükmüne göre; Yasa'nın yürürlüğe girdiği 30.07.2003 tarihinden sonra icra mahkemelerince verilecek kararların temyiz edilebilmesi için, temyize konu dava değerinin 2.000.000.000.- TL’sını geçmesi gerekir.İİK'na 4949 sayılı Yasa'nın 102. maddesiyle eklenen Ek 1. madde uyarınca parasal sınır, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi uyarınca Maliye Bakanlığı'nca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerlendirme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on milyon TL (10,00.-TL)'sını aşmayan kısımları dikkate alınmaz. Buna göre hesaplama yapıldığında 2013 yılında icra mahkemelerince istihkak davaları sonucunda verilecek kararların temyiz edilebilmesi için, temyiz konusu 5.240,00.-TL’sının üzerinde bulunmalıdır. İİK’nun 363. maddesinin 1. fıkrasının 7. bendinde temyiz edilebilecek kararlar arasında sayılan istihkak davalarında ve istihkak davalarına ilişkin takibin taliki kararlarında temyiz incelemesi yapılabilmesi için aynı fıkranın son cümlesinde yer alan özel düzenlemeye göre İcra Mahkemesi kararının taalluk ettiği malın veya hakkın değerinin belirlenen bu miktarı geçmesi şarttır. Somut olayda temyiz konusu mahcuzların değeri 5.240,00.-TL’sının altındadır.Bu durumda hüküm kesin nitelik taşıdığından temyiz dilekçesinin reddi gerekmiştir. 2-10.10.2013 günlü hacze yönelik istihkak iddiasına ilişkin temyiz incelemesine gelince;(a)-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı alacaklı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.(b)-Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir.İİK'nun 97/15. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilebilmesi için alacaklı tarafın mahcuzların davacıya ait olduğunu bilerek, kötü niyetli olarak haczi yaptırması gerekir.Somut olayda, borçlunun davacının damadı olması, sonradan iade edilse de ödeme emrinin haciz adresinde tebliğ edilmesi, hacizde borçluya ait iki belgenin bulunması olguları bir arada gözetildiğinde davalı alacaklının kötü niyetinden söz etmek mümkün değildir.Tazminata ilişkin koşulların gerçekleşmediği dikkate alınmadan yazılı biçimde hüküm kurulması hatalı olmuştur ve bozma nedenidir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz dilekçesinin İİK’nun 363, 365/3, Ek 1. maddeleri uyarınca REDDİNE, (2-a) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2-b) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazlarının kabulüyle tazminat yönünden hükmün BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 11.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.