Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10573 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 11906 - Esas Yıl 2013





NCELENEN KARARINMAHKEMESİ : Ankara 11. Aile MahkemesiTARİHİ : 21/03/2013S.. K.. ile N.. K.. aralarındaki katkı payı alacağı davasının reddine dair Ankara 11. Aile Mahkemesi'nden verilen 21.03.2013 gün ve 447/348 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacı vekili, davalı ile vekil edenin 2000 yılında evlendiklerini, evlilik birliği içerisinde edinilen 2759 ada 7 parsel üzerindeki 2 nolu bağımsız bölümün tamamının vekil edenin gelir ve birikimleriyle satın alındığını, bankada parasal işlemler yapılırken nüfus cüzdanını orada unuttuğundan taşınmazın tapuda eşi adına tescil edildiğini açıklayarak öncelikle tapu kaydının iptali ile adına tesciline, bunun mümkün bulunmaması halinde fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere belirlenecek alacağının dava tarihinden geçerli yasal faiziyle birlikte davalılardan alınmasına karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili, dava konusu evin vekil edenine ait yüklü miktardaki ziynetlerin satılması ve annesinin maddi yardımı ile alındığını, davacının katkısı bulunmadığını açıklayarak davanın reddine savunmuştur.Mahkemece, dava konusu taşınmazın tüm bedelinin davacı eş tarafından verildiğinden duygusal saikle davalı eş adına tescil edilmesinin bağış niteliğinde olduğu, gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Taraflar, 06.08.2000 tarihinde evlenmişler, 04.05.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 13.02.2012 tarihinde kesinleşmesiyle, mal rejimi sona ermiştir (TMK.nun 225/2.m.). Sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden, eşler arasında 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM.nin 170.m.), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise, yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK.nun 202, 4722 s.Y.nın 10.m.). Dava konusu 2759 ada 7 parselde kayıtlı 2 nolu bağımsız bölüm satış suretiyle 20.2.2007 tarihinde edinilerek davalı eş adına tapuya tescil edilmiştir.Davacı, evlilik birliği içerisinde edinilen taşınmaza katkısını ileri sürerek katkısı oranında öncelikle dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline istemiştir. Dava konusu taşınmaz evlilik birliği içerisinde yasal edinilmiş mallara katılma rejimi döneminde edinilmiş olup TMK.nun 706 (MK. 634 md) maddesi gereğince düzenlenmiş mülkiyetin aktarımı ile ilgili resmi bir sözleşme bulunmamaktadır. Bu durumda; 7.10.1953 tarih 8/7 sayılı İBK uyarınca taşınmazın alımına katkıda bulunduğunu iddia eden davacı, bu katkısına dayanarak ayın(mülkiyet) talep edemez. Mahkemece tapu iptali ile tescil isteğine ilişkin bir karar verilmemiş ise de, hüküm redde ilişkin olup bu istek bakımından sonucu itibariyle doğru görülmüştür.Davacı vekili, taşınmazın müvekkilinin gelir ve birikimleriyle satın alındığını, ayrıca babasından miras kalan 9388 ada 37 parselde kayıtlı 24 nolu bağımsız bölümün satışından elde edilen paranın, sonraki yıllarda uygun fiyatlı taşınmazlar alıp satmak suretiyle değerlendirilerek bu biçimde elde edilen paranın da dava konusu taşınmazın alımında kullanıldığını, taşınmazın tapuda devir işlemlerinin yapıldığı sırada kimlik belgesinin bankada unutulması sebebiyle, tüm bedelini müvekkilinin karşıladığı bu taşınmazın davalı eş adına tescilinin sağlandığını açıklamıştır. Gerek dava dilekçesinde gerekse yargılama sırasında davacı tarafından sunulan dilekçelerde bağışı çağrıştıracak başka bir kavram, kelime veya söze rastlanılmamıştır. Evlilik birliğinin taraflara yüklediği karşılıklı güven ve sadakat, gerek örf ve adet, aile bütünlüğü kavramı ve gerekse olağan yaşam koşulları gereği eşin birinin diğerine para intikal ettirmek suretiyle mal edinilmeleri mümkündür. Bunda bağış iradesi ve kastının olduğu sonucuna varmak oldukça güçtür. Dava dilekçesindeki açıklamalara göre, Dairemiz ve Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamasına göre tek başına davacının gizli bağış iradesinin ortaya konduğunu göstermez. Dava dilekçesinde iddianın ileri sürülüş biçimi, taşınmazın edinildiği tarih, dosya kapsamı HMK.m.33 (HUMK.nun 76). maddesi karşısında davacının, taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde alınan taşınmazla ilgili değer artış payı ve katılma alacağı isteğinde bulunduğu anlaşılmaktadır (TMK. m 227, 231). Dava konusu taşınmazın edinilmesine davacının evlenmeden evvel sahip olduğu kişisel malı niteliğindeki (TMK.nun 220.md) 9388 ada 37 parselde kayıtlı 24 nolu taşınmazın 7.5.2002 tarihinde satışından elde edilen paranın değerlendirilmesi amacıyla, sonraki tarihlerde başkaca taşınmazlar alınıp satıldığı, en son 14.3.2006 tarihinde satın alınan 6135 ada 8 parselde kayıtlı 1 nolu bağımsız bölümün 20.2.2007 tarihinde satıldığı, satış bedelinin yine aynı tarihte (20.2.2007 ) edinilen dava konusu taşınmazın edinilmesinde kullanıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Şu halde davacının kişisel mal grubundan davalının edinilmiş mal grubuna katkı yapılmış olduğundan, bu katkının yöntemine uygun bir biçimde belirlenmesi gerekmektedir. Davacının kişisel malı olan 37 parselde kayıtlı 24 numaralı taşınmazının satıldığı tarihte, taraflar arasında yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli bulunmaktadır. Diğer bir anlatımla taşınmazın satım bedeli edinilmiş mallara katılma rejimine davacı kocanın kişisel malı olarak girmiştir (TMK.nun 220/2) Edinilmiş mal değildir. Bu bedel kullanılarak ve ayrıca bedel eklenerek 2002'den sonra alınıp satılan taşınmazlar edinilmiş mal niteliğinde iseler de bu taşınmazlara sözü edilen miktarda kişisel mal ile katkı sağlanmış olmaktadır. Buna göre, davacı adına kişisel mal grubundan davalının edinilmiş mal grubuna katkı yapılmış olduğundan, satılarak bedeli katkı olarak verilen taşınmazın (kişisel mal olan taşınmazın satıldığı 7.5.2002 tarihindeki) uzman bilirkişiler aracılığıyla sürüm değerinin (TMK.nun 232) saptanması, davacının katkı yaptığı bu tarihteki, belirlenecek dava konusu taşınmazın değerine oranının bulunması ve bu oranın dava konusu taşınmazın tasfiye tarihindeki (karar tarihine yakın bir tarihteki değer TMK.nun 235/1) sürüm değeri ile çarpılarak çıkacak miktarın değer artış payı olarak karar altına alınması gerektiği (TMK.nun 227), davacının katılma alacağı isteği (TMK.nun 236 ve 239. Mad.)bakımından ise; az yukarıda açıklanan esaslar çerçevesinde belirlenecek değer artış payı alacağı miktarının, dava konusu taşınmazın tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşülmesi sonucu kalan artık değerin (TMK.231 md) yarısı oranındaki miktara katılma alacağı olarak hükmedilmesi gerekir.Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 26.5.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.