Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10543 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 12865 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Gaziosmanpaşa 1. Aile MahkemesiTARİHİ : 27/12/2012NUMARASI : 2008/675-2012/1146İbl Tb ile H.. T.. aralarındaki Alacak davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Gaziosmanpaşa 1. Aile Mahkemesi'nden verilen 27.12.2012 gün ve 675/1146 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı vekili dava dilekçesinde; 1.000,00 TL harç değeri göstermek suretiyle tarafların 1978 yılında evlendiklerini, Gaziosmanpaşa 1. Aile Mahkemesi'nde açılan boşanma davası ile boşandıklarını, vekil edeni ile davalının 1978-2006 yılları arasında fiilen Almanya’da işçi olarak çalıştıklarını, aynı miktarda kazanç elde ettiklerini, evlilik birliği içerisinde 646, 647 ve 648 parsel sayılı arsa nitelikli taşınmazlar ile 1898 ada 15 sayılı parselde bulunan 4 katlı binada ¼ pay sahibi bulunan ve davalı adına kayıtlı olan taşınmazı edindiklerini, ayrıca, kazandıkları paralarını Halk Bankası'nda açılan hesapta bulunduğunu, 65 Euro miktarında olduğunu, davacı ile davalının tapuda kayıtlı bulunan taşınmazlar ile bankadaki paralara katkısını eşit oranda katkı paylarının bulunduğunun tespiti ile satış, devir ve boşanma davası tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 01.10.2010 tarihli açıklama niteliğindeki dilekçesiyle istek miktarını 150.000,00 TL olduğunu bildirmiş, bu miktar üzerinde eksik peşin nisbi harcın tamamlandığını, 05.12.2012 tarihli ıslah dilekçesiyle de istek miktarının bilirkişice vekil edeni bakımından % 70 davalı yönünden % 30 oranı gereğince hesaplanan miktarı gözetilerek istek miktarını 265.778,00 TL olarak açıklamıştır. Davalı vekili dava konusu taşınmazların 01.01.2002'den önce vekil edeni tarafından edinilen onun kişisel malı olduğunu, davacının bu nedenle alınan taşınmazlara bir katkısının olmadığını, 1898 ada 15 sayılı parselde bulunan arsa ile üzerindeki binanın yine kişisel mal niteliğinde miras malı olduğunu, yine bankadaki hesabında 03.07.2001 tarihinde açılması nedeniyle kişisel para kabul edilmesi gerektiğini açıklayarak tüm istekler yönünden davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne fazlaya ilişkin isteklerinin reddine, 101.360,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından hakkında hüküm kurulmayan 1898 ada 15 sayılı parselde yer alan bina bakımından davalı adına kayıtlı ¼ pay ile reddedilen banka hesabındaki para, davalı vekili ise kabul edilen taşınmazlarla ilgili katkı payı alacağı yönünden temyiz edilmiştir. Dava, 743 sayılı TKM'nun 170. maddesi uyarınca eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen taşınmazlar ile bankadaki paradan kaynaklanan katkı payı alacağı ile 01.01.2002 tarihinden bankadaki hesabın kapatıldığı 30.06.2005 tarihleri arasında bankada bulunan ilave para veya 01.01.2002 öncesi var olan paradan kaynaklanan faiz nedeniyle istenen katılma alacağı isteğine ilişkindir.Mahkemece, alınan bilirkişi raporuna göre 646, 647 ve 648 sayılı parsellerden doğan davacının katkı payı alacağının % 70 oranında olduğu gerekçesiyle davacının payına isabet eden 101.360,00 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile hüküm altına alınmış, davacının Halk Bankası'nda bulunan 65.000,00 Euroya katkısının ne şekilde olduğu hususunun kanıtlanamadığı görüşüyle bu istek hakkında davanın reddine karar verilmiş, 1898 ada 15 sayılı parselde davalı adına kayıtlı bulunan ¼ pay yönünden ise olumlu veya olumsuz bir kararın verilmediği saptanmıştır. Taraflar 14.07.1978 tarihinde evlenmiş, 23.05.2006 tarihinde açılan boşanma davasının olumlu sonuçlanması ve kesinleşmesi 08.07.2009 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Taraflar arasında, evlendikleri 14.07.1978 tarihinden 1.1.2002 tarihinde kadar 743 sayılı TKM'nin 170. maddesi uyarınca mal ayrılığı, taraflar sözleşmeyle başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerine göre 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı 23.05.2006 tarihine kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. (TKM. m. 202,4722 SK.m.10) Taraflar arasındaki mal rejimi TMK'nun 225/2. fıkrası uyarınca boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Dosyadaki bilgi ve belgeler ile dava dilekçesi kapsamına göre tarafların 1978 tarihinden 2006 tarihine kadar Almanya’da çalıştıkları ve belirli bir gelire sahip oldukları anlaşılmakla birlikte her iki tarafın çalışmalarına ilişkin bilgi ve belgelerin getirtilip dosya arasına konulmadığı belirlenmiştir. Dava konusu 646 ve 647 sayılı parsellerin dosya arasında bulunan tapu kayıtlarına göre 23.05.2006 tarihinde Şener isimli üçüncü kişiye tapuda yapılan satışla devredildikleri ve yine dosyadaki bilgelere göre her iki taşınmazın 01.01.2002 tarihinde mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinildikleri anlaşılmaktadır. 648 sayılı parsel ise 17.09.1987 tarihinde davalı adına alınmış olup, halen onun adına tapuda kayıtlı olduğu görülmektedir.1898 ada 15 sayılı parselin arsasının davalının murisinden kaldığı, ancak, 01.01.2002 tarihinden önce bu parsel üzerinde yapılan binada ¼ payın davalıya ait olduğu anlaşılmıştır. Halk Bankası'ndaki para hesabı 03.07.2001 tarihinde açılmış olup bu tarihde 136.000,00 Dem bulunmaktadır. Bu hesabın 30.06.2005 tarihinde kapatıldığı dosya arasındaki banka yazısıyla belirlenmiştir.1898 ada 15 parselde bulunan binanın arsası miras malı olduğuna göre davalının kişisel malı olup mal rejimi tasfiyesinde göz önünde tutulamaz. Ancak, binanın davalı tarafından yapıldığı kanıtlandığı takdirde binadan kaynaklanan katkı payı alacağının tasfiye hesabında gözetilmesi gerekir. Kural olarak her iki eşte Almanya’da çalıştıklarını ve dosyadaki açıklamalar ile bilgi ve belgelere göre eşit oranda gelire sahip oldukları anlaşıldığına göre, mal ayrılığı rejiminde edinilen mallar ile bankadaki paraya davacı eşin (İ. T.’nın) katkısının olduğunun kabulü gerekir. Daire uygulaması sapma göstermeksizin bu yönde gelişme göstermektedir. Dava konusu 646 ve 647 sayılı parsellerin hangi tarihte davalı tarafından alındığının ve sağlıklı nitelendirmenin yapılması gözetilerek bu parsellere ait tapu kayıtlarının ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm alım ve satımları gösterir biçimde resmi akit tabloları ile birlikte Tapu Müdürlüğü'nden getirtilerek dosyaya eklenmesi, tarafların Almanya’daki çalışmalarına ilişkin ödemeleri ve aldıkları paraları gösterir tüm belgelerin eksiksiz olarak getirtilip dosya arasına konulması, gerek görüldüğü takdirde elden alıp getirmeleri için taraflara yetki verilmesi ve süre tanınması gerekir.Açıklanan bilgi ve belgeler getirtilip dosya arasına konulduktan sonra tarafların evlendikleri tarihten taşınmazların alındıkları ve bina açısından binanın yapıldığı, bankadaki hesap yönünden ise bu hesabın açıldığı tarihe kadar ki tüm gelirlerinin ayrı ayrı hesaplanması, tarafların sosyal statüleri, toplum içindeki konumları ve yaşantıları gözetilerek her birinin ayrı ayrı kişisel giderlerinin belirlenmesi, 743 sayılı TKM’nin 152. maddesi uyarınca davalı koca Hasan İsmet’in evi geçindirme yükümlülüğünden doğan masraflarının da kişisel masraflarına eklenmesi, her birinin kişisel masraflarının edindikleri toplam gelirlerinden düşürülmesi ve böylece her eşin tasarruf ettikleri miktarların bulunması, toplam tasarruf miktarı karşısında davacının katkı oranının saptanması, bu oranın davanın açıldığı tarihteki taşınmazların ayrı ayrı sürüm değerleri ile çarpılması sonucu davacının katkı miktarının tespit edilmesi ve bu miktarın hüküm altına alınması gerekmektedir. Yapılan hesaplama şekli hatalı olup davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmektedir. Bankadaki paranın ise bankadan gelen belgeye göre sadece davalı adına olduğu anlaşıldığından ve davacının da çalışarak gelir elde ettiği ve bankadaki bankaya katkısı bulunduğu gözetilerek aksi kanıtlanmadığı takdirde dava tarihi itibariyle eşit pay olarak bölüştürülmesinin düşünülmesi, 01.01.2002 tarihinden sonra bankadaki hesaba herhangi bir cinsten para eklenmesi ise bu eklenen para ile faizinin katılma alacağı niteliğinde olduğunun değerlendirilmesi ve bu konuda TMK'nun 231 ve 236/1. fıkrasının göz önünde tutulması gerekir. Bundan ayrı 1898 ada 15 parselde bulunan ¼ davalı payı gözetilerek ve yukarıda bununla ilgili açıklamalarda gözönünde tutularak bu parsel hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması da doğru değildir.Davacı vekilinin hem bankadaki para ve hem de 1898 ada 15 parseldeki bina için ileri sürdüğü temyiz itirazları yerindedir. Davacı ve davalı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 1.731,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalıya ayrı ayrı iadesine, 23.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.