Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1037 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 10036 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi... ile ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptal ve tescil davasının reddine dair ... (Kapatılan) Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 20.03.2012 gün ve 301/92 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı, ..., dava konusu 744 parselin bir bölümünü 06.02.1973 tarih... yevmiye nolu Noterde düzenlenen senetle satın ve devraldığını ileri sürerek tapu kaydının ifrazıyla kısmen iptaliyle adına tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalılar, yargılama oturumlarına katılmadıkları gibi davaya cevap vermemişlerdir.Mahkemece, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi uyarınca 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi gereğince; kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere, tutanağın kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz. Çekişme konusu 744 parsel sayılı taşınmaz, 25.08.1962 tarihinde yapılan kadastro çalışmasında herhangi bir belge uygulanmaksızın davalıların murisi... adına tespit edilmiş, Orman İdaresi'nin itirazı üzerine Kuyucak Tapulama Mahkemesi'nde görülen yargılama sonunda, 15.09.1986 gün 1980/96 Esas, 1986/36 Karar sayılı hüküm ile dosyanın davacısı Orman İdaresi'nin davasının reddine, tespit gibi tesciline karar verilmiş, temyiz edilmeksizin 23.09.1986 tarihinde kesinleşerek tapu sicili oluşmuştur. Somut olayda; az yukarıda da anlatıldığı gibi davacı taraf tespit sonrası ancak, kesinleşme öncesi olan 06.02.1973 tarihli satış senedine dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Anılan kanun maddesinde de belirtildiği gibi, 10 yıllık hak düşürücü süre, Kadastro tespit öncesi nedenlere dayanılarak açılan davalarda söz konusu olur. Davacı, tespit sonrası ancak kesinleşme öncesi nedene dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.Hal böyle olunca, Mahkemece iddia ve savunma çerçevesinde toplanmış taraf delilleri tartışılıp değerlendirilerek sonucuna göre davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, anılan kanun maddesi yanlış yorumlanarak yazılı gerekçeyle davanın 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir. Yukarıda açıklanan gerekçeler nedeniyle davacı ...’ın yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve kanuna aykırı bulanan Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 31.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.