Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10320 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 2558 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Aile MahkemesiDAVA TÜRÜ : Katkı Payı ve Katılma Alacağı... ile ... aralarındaki katkı payı ve katılma alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair... 4. Aile Mahkemesi'nden verilen 30.10.2014 gün ve 71/714 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı ... vekili, evlilik birliği içinde 01.01.2002 tarihinden sonra edinilen taşınmazlar ve şirket hissesi nedeniyle 15.000,00 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir. 11.08.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile, talep miktarını artırarak toplam 95.950,00 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.Davalı ... vekili, taşınmazların ve şirket hissesinin babası tarafından bağışlandığını iddia ederek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 95.950,00 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, alacağa konu 121 ada 1 parsel 17 nolu bağımsız bölüm ile ilgili davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2. Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK m. 229) ve denkleştirmeden (TMK m. 230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK m. 219) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK m. 231) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK m. 236/1). Katılma alacağı Yasa'dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur. Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm(rayiç) değerleri esas alınır (TMK m. 227/1, 228/1, 232 ve 235/1). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir. Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK m. 222).Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.Somut olaya gelince; eşler, 13.02.2001 tarihinde evlenmiş, 25.06.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM m. 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın m. 10, TMK m. 202/1). Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK m. 179). Yukarda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede;Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde, mal rejiminin tasfiyesinde anne ve baba gibi yakınlar tarafından eşlere yapılan temlik işlemleri resmi kayıtta bedelle yapılmış gibi gösterilse bile hayatın olağan akışına göre, karşılıksız kazandırma (TMK m. 220/2) ve bir tür bağış işlemi niteliğinde olduğu; bu nedenle, eşe geçen bu malvarlığının onun kişisel malı olduğu kabul edilir. Kuşkusuz bu işlemin karşılıksız kazandırma olmadığı iddia eden tarafından ispatlanabilir.Hükmedilen alacağa konu mallar içindeki... ve Ltd. Şti.'ndeki davalının 01.01.2002 taraihinden sonra edindiği 240/1200 hissenin davalının babası tarafından davalıya mal rejiminin devam ettiği süre içerisinde 20.05.2009 tarihinde devredilmiştir. Bu devir yukarda açıklandığı gibi karşılıksız kazandırma niteliğinde olup, bu durumun aksi davacı tarafından ispatlanmamıştır. O halde, şirket hissesi nedeniyle doğmuş bir katılma alacağı bulunmadığı halde; şirket hissesinden dolayı da alacağa hükmedilmek suretiyle yazılı şekilde fazla alacağa hükmedilmesi isabetsiz olmuş, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda 2. bentte gösterilen sebeplerle davalı yararına 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA; diğer temyiz itirazlarının yukarda 1. bentte gösterilen sebeplerle reddine, ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 1.229,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 13.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.