Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 102 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 23349 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Silvan Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 04/07/2012NUMARASI : 2010/170-2012/223H.. H.. ile Hazine ve Kemgölü Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Silvan Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 04.07.2012 gün ve 170/223 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı dava dilekçesinde özetle; mevkii ve sınırlarını belirttiği kadastro çalışmalarında boşluk olarak tescil harici bırakılan yerin uzun zamandan beri zilyetliği altında bulunduğunu, bu yer için 1997 yılında tescil davası açtığını, ne var ki, 20 yıllık süre dolmadığı için o davanın reddedildiğini açıklayarak iş bu dava tarihi itibariyle TMK'nun 713/1. maddesindeki zilyetlik yoluyla kazanma koşullarının oluştuğunu izah ederek bu yerin adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı Hazine vekili, öncelikle zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçmiş olduğunu, ayrıca, bu yerin devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu için zilyetlik yoluyla kazanma koşullarının gerçekleşmediğini imar ve ihyanın da tamamlanmadığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, yapılan keşif, dosyada mevcut bilirkişi raporları ile mahkemenin 1997/171 Esas sayılı önceki dava dosyasındaki bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde davacı yararına kazanma koşullarının gerçekleştiği anlaşılmakla davanın kabulüne, 10.6.2011 tarihli fen bilirkişi raporuna ekli krokide A harfiyle işaretli 12743 m2'lik alan ile B harfiyle işaretli 28154,01 m2'lik alan ve C harfiyle belirlenen 13399,50 m2'lik yerlerin davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından dilekçesinde yazılı gerekçelerle bozma istekli olarak temyiz edilmiştir. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dava konusu taşınmazın çevresinde bulunan taşınmazlara ilişkin tapulama tutanakları getirilmiştir. O yerlerin senetsizden 1986 yılında kişiler adına tespitlerinin yapıldığı belirlenmiştir. Komşu taşınmazlara ilişkin çap kayıtlarıda dosya içerisindedir. 09.05.2011 tarihinde keşif yapılmıştır. 1948 ve 1957 doğumlu mahalli bilirkişiler ayrı ayrı dinlenmiştir. Beyanlarında bu arazinin davacı ve ailesi tarafından 70 yılı aşkın süreden beri arpa buğday ekerek tasarruf ettiklerini söylemişlerdir. Keşifte görevlendirilen ziraat mühendisi: dava konusu taşınmazların ikinci sınıf tarım arazisi niteliğinde olduğunu, toprak derinliğinin 30 – 40 cm civarında bulunduğunu, tahmini 65 – 70 yıldan beri toprak işlemesinin yapıldığını, bu yerlerin Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazlardan olmadığını bildirmişlerdir. Fen bilirkişileri koordinatlı kroki ve raporlarını dosyaya sunmuşlardır. Ayrıca, mahkemenin 1997/181 esasındaki dava dosyası incelenmiştir. Davacılarının H. H., A. H., davalılarının Hazine ve köy tüzel kişiliği olduğu, davacıların talebinin parsel numaraları ve sınırları belirtilen taşınmazı 30 yılı aşkın süreden beri aralıksız, çekişmesiz zilyetlikleri altında bulundurduklarından o yeri müştereken ve eşit paylarla adlarına tescil isteğiyle 30.12.1992 tarihinde tescil davası açıldığı, Hazinenin koşulları gerçekleşmediğinden davanın reddini talep ettiği, mahallinde fen, ziraat ve jeolog bilirkişiler huzuruyla keşif yapıldığı, yapılan yargılamaları sonucunda mahkemece 20.04.2000 tarihinde 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetlik süresinin dolmadığından davanın reddine karar verildiği, taraflara tebliğ edildiği, temyiz edilmeksizin kesinleştirildiği görülmüştür. Açıklanan olgular tarafların ve mahkemenin bilgisi dahilindedir. Uyuşmazlık, tapulama çalışmaları sırasında tescil harici olarak bırakılan çekişmeli yerde davacı lehine zilyetlik yoluyla kazanma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinde ve özellikle aynı yerle ilgili olarak davacı ve dava dışı arkadaşı tarafından müştereken açılan önceki tescil davasının zilyetlik koşullarının gerçekleşmediğinden bahisle reddedildiği tarihten iş bu davanın açıldığı 08.04.2010 tarihine kadar TMK'nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddesindeki koşulların davacı yararına gerçekleşip gerçekleşmediğinde toplanmaktadır. Bilindiği üzere ve kural olarak, tapulama ya da kadastroda tescil harici bırakılan ve imar – ihya ve zilyetlik yoluyla kazanılması mümkün olan yerler için tespit öncesi nedenlere dayalı olarak isteğin makul süre içerisinde, tespit sonrası sebeplere dayalı olarak tescil davasının ise, imar – ihyaya muhtaç bir yer ise imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten itibaren 20 yıllık sürenin aralıksız ve davasız geçmesi gerekir. Somut olayda, davacı taraf aynı yerle ilgili olarak Silvan Asliye Hukuk Mahkemesine 30.12.1997 tarihinde 1997/181 Esas, 2000/253 Karar sayılı dava dosyasında belirtildiği üzere, tescil davası açmış ise de, 20 yıllık kazandırıcı zamanışımı süresi yeterli olmadığından dava reddedilmiştir. Bu durumda, davacı taraf, aynı yerle ilgili olarak niza çıkarmıştır. Dolayısıyla önce açılan ve reddedilen davadaki kararın kesinleştiği tarihten itibaren 20 yıllık sürenin yeniden başlatılması zorunludur. Nitekim, 19.1.2007 tarih 2005/1 Esas, 2007/1 Karar sayılı YİBK.da bu yöndedir. Kaldı ki, mahkeme tarafından yapılan araştırma ve inceleme de hüküm vermeye yeterli değildir. Zilyetlik yoluyla tescil davalarında mahalli bilirkişilerden taşınmazın köyü, mevki, niteliği konusunda kapsamlı bilgiler alınması, taraf tanıklarından ise, zilyetlik konusunda açıklamalı beyanlarının keşif zaptına yazılması gerekir. Mahkemece, dinlenen yerel bilirkişilerin beyanları yeterli olmadığı gibi, taraf tanıkları da dinlenmemiştir. Hal böyle olunca, öncelikle davacının davasının YİBBK. 19.01.2007 tarih 2005/1 Esas, 2007/1 Karar sayılı kararı uyarınca reddine karar vermek gerekirken, yukarıda belirtilen yasa maddeleri ile tevhidi içtihat göz ardı edilerek ve noksan soruşturmayla da yetinilerek yazılı olduğu üzere kabul kararı verilmesi doğru olmamıştır.Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerindedir. Kabulüyle yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 14.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.