Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 10074 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17258 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : İstanbul 4. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 29/05/2013NUMARASI : 2013/365-2013/417Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR 1-İşin niteliği bakımından temyiz tetkikatının duruşmalı olarak yapılmasına HUMK'nun 438. ve İİK'nun 366. maddeleri hükümleri müsait bulunmadığından bu yoldaki isteğin reddi oybirliğiyle kararlaştırıldıktan sonra işin esası incelendiğinde; 2-Yabancı uyruklu alacaklı şirket tarafından İstanbul 20. İcra Dairesi'nin 2012/14171 Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe karşı borçlu Şirket vekilinin şikayeti üzerine, İcra Mahkemesi'nce; alacaklının bağlı olduğu Tuvalu Devleti ile ülkemiz arasında teminattan muafiyete ilişkin herhangi bir sözleşmenin bulunmadığı ve yabancılık teminatından muaf olmadığı, bu nedenle belirlenen teminatın da verilen kesin süre içerisinde TC Merkez Bankası'na depo edilmediğinden takibin iptaline karar verilmiş, hüküm alacaklı vekilince temyiz edilmiştir. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanun'un 48. maddesinde; Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır. Mahkemenin, dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutacağı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 189. maddesinde ise; alacağın devri ile devredenin kişiliğine özgü olanlar dışındaki öncelik hakları ve bağlı haklar da devralana geçer. Asıl alacakla birlikte işlemiş faizler de devredilmiş sayılır '' düzenlemeleri mevcuttur. Somut olayda İcra Dairesinin talebi üzerine İstanbul 4.İcra Hukuk Mahkemesi 2013/126 D.İş numaralı ara kararı ile alacaklı vekiline 450.000 Avustralya Dolar teminatın Türkiye Merkez Bankası'na depo edilmesi için tebliğden itibaren iki haftalık kesin süre verildiği, alacaklı vekilinin yetkili kıldığı vekilin bu kararı 13.05.2013 tarihinde elden tebliğ aldığı, 23.05.2013 tarihli dilekçeleriyle de, alacağı Maksimar Denizcilik Nakliyat Ticaret Limited Şirketi'ne 22.05 .2013 tarihinde temlik ettiklerini bildirdiği görülmektedir.Yine takip dosyasına sunulu Kadıköy 22. Noterliği'nin 22.05.2013 tarih ve 17324 yevmiye numaralı temlikname içeriğinde; ''... temlik eden olarak, B.S. AND S. R. LTD. Şirketimizin 600.000 USD alacağının tahsili için Borçlu UKRAYNA BAYRAKLI 8033912 IMO NUMARALI S. R. İSİMLİ GEMİ DONATANINA İZAFETEN GEMİ KAPTANI V. S. aleyhine İstanbul 20'nci İcra Dairesi'nin 2012/14171 Esas sayılı dosyası ile başlatmış olduğumuz Taşınır Rehninin Paraya Çevrilmesi yolu ile takibe konu alacağımızın tamamını (Vekalet ücreti, işlemiş faiz ve icra takip masrafları dahil olmak üzere) M. D.İK NAKLİYAT TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ'NE Türk Borçlar Kanunu'nun 183 ve devamı maddeleri gereğince gayri kabili rucu olarak devir ve temlik ettim. Temlik alan takibe konu alacak üzerinde kayıtsız şartsız tasarruf yetkisine sahiptir....'' ifadelerinin yer aldığı anlaşılmaktadır.Yukarıda açıklanan bilgiler doğrultusunda takip konusu alacağın tüm hak ve külfetleriyle, İcra Mahkemesi'nce teminatın yatırılması için verilen iki haftalık kesin süre dolmadan, Türkiye Cumhuriyeti tabiiyetinde bulunan tüzel kişiye temlik edildiği, yani temlik eden yabancı şirketin dosyada tasarruf hakkının kalmadığı, böylece alacaklının tabiiyetinden kaynaklanan yabancılık teminatı yatırılması yönündeki takip şartının da ortadan kalktığının kabulü gerekir . Bu durumda, Mahkemece, şikayetin açıklanan nedenlerle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle kabulü ile takibin iptali yönünde hüküm kurulması isabetsizdir. SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3.maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 21.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.