Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9452 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 11816 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : 5411 sayılı Yasaya MuhalefetHÜKÜM : Sanık hakkında hükümlülük, müsadereYerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;1-Tediye fişine mudi yerine sahte imza atmak suretiyle gerçekleştirilen işlemlerde, sahteciliğin aldatma kabiliyetinin bulunup bulunmadığının mahkemece saptanması, işlemlerin çokluğu halinde ise mahkemeye yardımcı olma ve aydınlatma bakımından bilirkişi görüşüne başvurulabileceği Dairemizin istikrar kazanan uygulamaları ile kabul edilmiş olup, heyetimizce yapılan incelemede, mudilerin kartonet ve müfettiş huzurunda alınan imzaları ile tediye fişlerindeki imzaları karşılaştırıldığında, imzaların ilk bakışta sahteliği anlaşılıp iğfal kabiliyetinin olmadığı görülmekle, sanığın eyleminin basit zimmet suçunu oluşturduğu halde nitelikli zimmet suçu olarak kabul edilmesi,2-Mahkemenin önceki kararının, Dairemizin 11/12/2012 tarih, 2010/10076 esas ve 2012/31647 karar sayılı ilamıyla, zararın soruşturma aşamasında ödendiğinin kabulüyle sanık hakkında tayin edilen cezada ½ oranında indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi nedeniyle bozulmasına rağmen, dosya kapsamına uygun olmayan gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi,3-Zimmete konu işlemlerin toplam de??erinden fazlasının sanık tarafından ödenmiş olması karşısında, suç tarihinde yürürlükte bulunan 4389 sayılı Yasa uyarınca sadece hapis cezası tayini ile yetinilerek gün adli para cezasına hükmedilemeyeceği, bu nedenle de sanık hakkında lehe olan 4389 sayılı Yasanın uygulanması gerektiği gözetilmeden, suç tarihinden sonra yürürlüğe giren ve aleyhe sonuç doğuran 5411 sayılı Yasa uygulanarak hapis cezası yanında gün adli para cezasına hükmedilmesi,4-24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi'nin 08/10/2015 tarih, 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, anılan maddenin yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,Kabule göre de;5-5411 sayılı Yasa'nın 160/2. maddesinde yer alan "hükmolunacak adli para cezası miktarının bankanın uğradığı zararın üç katından az olamayacağına" ilişkin düzenleme uyarınca, üç katı uygulamasında, nitelikli zimmet kapsamında değerlendirilen eylem nedeniyle oluşan ve tazmin edilmeyen toplam zarar miktarının dikkate alınacağı ve zararın bulunmaması halinde ise sadece gün adli para cezası tayin edilerek anılan maddedeki üç kat uygulamasının yapılamayacağı, sanığın banka zararının tamamını ödediği hususu gözetilerek gün adli para cezası verilmesi ile yetinilmesi gerekirken adli para cezasının banka zararının 3 katı üzerinden belirlenerek sanık hakkında fazla adli para cezasına hükmedilmesi,Yasaya aykırı olup, O Yer Cumhuriyet Savcısının, katılan banka vekilinin ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 29/09/2016 günü oybirliğiyle karar verildi.