Tebliğname No : 7 - 2010/166098MAHKEMESİ : Bakırköy 1. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 09/12/2009NUMARASI : 2008/105 (E) ve 2009/298 (K)Suç : Sahtecilik, kaçakçılıkYerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;Yasa yolu açıklamasında yasa yoluna başvuru süresinin başlangıcının gösterilmemesi ve 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 41. maddesinde, belli bir işi takipten veya savunmadan isteği ile çekilen avukatın o işe ait vekalet görevinin, durumu müvekkiline tebliğinden itibaren on beş gün süre ile devam edeceği hükme bağlanması nedeniyle, sanıkların ve 08.12.2009 havale tarihli dilekçesiyle sanıkların vekilliğinden çekildiğini belirten Avukat A.. Ö..'in yokluğunda verilen hükmün, daha önce vekilinin çekildiği tebliğ olunmayan sanık C.. A..'e istifa dilekçesiyle birlikte tebliğ edilmesinde yasa yoluna başvuru süresinin bu tebliğ tarihinden itibaren başlamasının mümkün olmadığı anlaşıldığından; 12.01.2010 tarihinde sanık tarafından tayin olunan yeni vekilin temyiz istemlerinin yasal süre içinde yapıldığı belirlenerek diğer sanık S.. G.. müdafii ile katılan vekilinin kaçakçılık suçundan kurulan hükme yönelik temyiz talebinin incelenmesinde,Hükmolunan cezanın nevi ve miktarına göre sanıklar müdafiilerinin duruşma talebinin REDDİNE, karar verilerek yapılan incelemede,1) MEFU 297716-9, ADMU 841007-4, TOLU 453207-1, TPHU 833052-9, GSTU 2507622, OLTU400052-1, OZTU 400035-2, ICSU 135097-9 tanıcı numaralı konteynırların suç tarihinde ilgili evraklarının celp edildikten sonra dosyanın konusunda uzman bilirkişilere tevdi edilerek denetime olarak verecek şekilde sanıkların eylemlerinin ayrıntılı olarak açıklattırılıp dava konusu konteynırların A.. Denizcilik'e veya Martı Konteynır Hiz. A.Ş'ye ait olması halinde yurda girişte ödenmesi gereken gümrük vergileri bakımından fark olup olmadığı belirlenerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi,2) 08.12.2009 havale tarihli dilekçesiyle sanıkların vekilliğinden çekilen Avukat A.. Ö..'in istifa dilekçesinin sanıklara tebliğ edilmesi ve sanıkların vekil tayin etmeleri halinde kendilerini vekil ile temsil ettirmelerinin sağlanması suretiyle yargılamaya devamla bir karar verilmesi gerekirken, anılan işlemler gerçekleştirilmeksizin sanıkların ve çekildiğini bildiren vekilinin yokluğunda yargılama yapılarak hüküm kurulması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,Kabule göre de;3) 4926 sayılı yasanın 34.maddesinin son fıkrasında öngörülen "bu maddenin uygulanmasında para cezasına esas alınacak değer, gümrük idaresince belirlenen değerdir" düzenlemesindeki "Gümrük İdaresince" ibaresinin hükümden sonra 30.12.2008 gün ve 27096 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 18.09.2008 gün ve 2006/47 Esas, 2008/144 Karar sayılı kararı ile Anayasaya aykırı görülerek iptal edildiği hususu ile suç tarihinde yürürlükte bulunan 4926 sayılı yasanın 5/son maddesinde belirtilen toplu kaçakçılık suçunun oluşabilmesi için eylemin iki veya daha fazla kişi tarafından gerçekleştirilmesinin yeterli olduğunun belirtilmiş olması karşısında, isnat edilen eylemin toplu kaçakçılık olarak değerlendirilmesi ve buna göre sanıklara suça konu eşyanın bağımsız bilirkişice belirlenen değerinin 4.5 katı üzerinden müteselsilen sorumlu olmak üzere ön ödeme önerisinde bulunulup sonucuna göre hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerekirken, suç vasfında yanılgıya düşülerek eylem bireysel kaçakçılık olarak kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmesi, 4) 4926 sayılı yasanın 4/3. maddesinde "Bu Kanunda öngörülen suçların işlendiği tarihte, suça konu eşyanın girişte gümrüklenmiş değeri, hafif ise yarısına, pek hafif ise üçte birine kadar indirilir" hükmü düzenlenmiş olup, gümrüklenmiş değer suç tarihinde hafif olduğu halde pek fahiş olduğundan bahisle fazla ceza tayini,5) 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda atılı eylemin müeyyidesi adli para cezasını, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda ise hürriyeti bağlayıcı cezanın yanında adli para cezasını da içermekte olduğu; kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezanın 5237 sayılı TCK'nun 50.maddesi gereğince adli para cezasına veya diğer seçenek yaptırımlara çevrilmesi halinde verilen sonuç ceza itibariyle 5607 sayılı yasanın sanıklar lehine olabileceği gözetilerek; Olaya suç tarihinde yürürlükte bulunan 4926 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu ile suç tarihinden sonra 31/03/2007 tarihinde yürürlüğe giren 5607 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun ilgili bütün hükümleri uygulanarak elde edilecek sonuçların birbiriyle karşılaştırılması ve karar yerinde tartışılması suretiyle lehe olan yasanın belirlenmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, denetime olanak verecek şekilde bu husus tartışılmadan yazılı şekilde hüküm tesisi,Sanıklar hakkında sahtecilik suçundan kurulan hükme yönelik yapılan incelemede,1- Sanık S.. G.. ibraz ettiği giriş konteyner kayıt ve takip formunun fotokopi olduğu ve dosya içinde aslının bulunmadığı cihetle fotokopi olan anılan belgelerin ne surette aldatma yeteneğine haiz olduğu kararda açıklanıp gösterilmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi, 2) Sahtecilik suçunun maddi öğesinin oluşmaması halinde 4926 sayılı Yasanın 3/c ve 5607 sayılı Yasanın 3/2. maddelerinde yazılı suçun oluşmayacağının, böyle bir durumda eksik veya hiç ödenmemiş vergi var ise Gümrük kanunu hükümlerine göre işlem yapılması gerektiğinin gözetilmesinde zorunluluk bulunması,Kabule göre ise;3) 5237 sayılı TCK.nun 51. maddesinde, hapis cezasının ertelenmesine daha önce kasıtlı suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkum edilmemiş olmak kaydıyla suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması halinde hükmedilebileceğinin öngörülmesi karşısında, adli sicil kayıtları bulunmayan sanıklar hakkında maddede gösterilen husus ve kişilikleri ilgili olmayan, "suçun işlenmesindeki özellikler dikkate alınmak suretiyle" yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile 5237 sayılı TCK.nun 51. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,4) Sanıklar hakkında 1 yıl 8 ay hapis cezası tayin edildiği halde TCK.nun 53/1-c fıkrasının uygulanmaması,Yasaya aykırı, katılan vekili ile sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı yasanın 8/1.maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nun 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17.04.2014 günü oybirliğiyle karar verildi.