Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4547 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 10040 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : K.Y.B. - 2013/171212İthali bazı şartlara ve belgelere tabi eşyayı aldatıcı işlem ve davranışlarla ithal etmek eyleminden dolayı kabahatli M.. M..'ın, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nun 3/11.maddesi uyarınca 469.983,10 Türk Lirası idari para cezası ile cezalandırılmasına dair Üsküdar Cumhuriyet Başsavcılığının 20/03/2008 tarihli ve 2008/8 kabahat, 2008/156 sayılı idari yaptırım kararına yönelik başvurunun reddine ilişkin, Üsküdar 4.Sulh Ceza Mahkemesinin 28/05/2012 tarihli ve 2011/686 değişik iş sayılı kararına yönelik kabahatli vekili tarafından yapılan itirazın reddine dair Üsküdar 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/06/2012 tarihli ve 2012/224 sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığından verilen 07/05/2013 gün ve 29522 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23/05/2013 gün ve KYB. 2013/171212 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu. Mezkür ihbarnamede;5607 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nun 3. maddesinin 11. fıkrası “ithali, lisansa, şarta, izne, kısıntıya veya belli kuruluşların vereceği uygunluk veya yeterlilik belgesine tâbi olan eşyayı, aldatıcı işlem ve davranışlarla ithal eden kişiye, eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı idarî para cezası verilir.” düzenlemesini içermekte olup, kabahat olarak tanımlanan eylemin manevi unsurunun aynı maddenin 17. fıkrası gereğince kast; maddi unsurunun ise ithali, lisansa, şarta, izne, kısıntıya veya belli kuruluşların vereceği uygunluk veya yeterlilik belgesine tâbi olan eşyanın, kasta dayalı aldatıcı işlem ve davranışlarla belirtilen lisans, izin, uygunluk veya yeterlilik belgesi alınmadan, şart gerçekleşmeden ya da kısıntıya ilişkin kurallara uyulmadan ithal edilmesi olduğu gibi, ayrıca gümrük idaresini yanıltmaya yönelik kastî eylemin, gümrük idaresini yanıltmaya elverişli olması gerektiği, Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 12/01/2012 tarihli ve 2009/13588 esas, 2012/264 sayılı kararında vurgulandığı üzere faydasız sahtecilik kapsamında tanımlanabilecek belgelerle resen gümrük idaresinin denetimine tâbi ve idarece resen tamamlatılması gereken belge ve işlemlerin eksikliği idarenin aldatılmasına elverişli vasıtalar olmadığından aldatıcılık mahiyetini taşımayacağının kabulü tabi ve zorunlu olduğu,Bu açıklamalar ışığında dosya kapsamına göre karar tarihinde yürürlükte bulununan Kanun hükümleri çerçevesinde yapılan incelemede;1- 5607 sayılı Kanun'un 3/11. maddesinde belirtilen yükümlülüklere aykırı hareket eden gerçek veya tüzel kişi hakkında İdarî yaptırım uygulaması gerekeceği ve somut olayda beyannamenin Gelişim Gümrük Müşavirliği Ltd. Şti. tarafından M. Dış Ticaret ve Turizim Şan.A.Ş.adına düzenlendiğinin anlaşılması karşısında işlenildiği iddia edilen kabahat ile ilgili tüzel kişi M. Dış Ticaret veTurizm San. A.Ş. hakkında madde kapsamında idarî yaptırım uygulanabileceği; bunun dışında anılan Kanun’un, gerçek veya tüzel kişinin temsilcisi veya tüzel kişinin organı veya yetkililerinin, gerçek veya tüzel kişinin eylemi nedeniyle ayrıca cezalandırılacaklarına ilişkin bir düzenleme içermediği hususu göz önüne alındığında şirket ortağı gerçek kişi hakkında idarî yaptırım kararı verilemeyeceği,2-Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/3-(a) maddesinin "Kendisine yöneltilen suçlamanın niteliği ve nedeninden en kısa zamanda, anladığı bir dille ve ayrıntılı olarak haberdar edilmek" hükmüne aykırı olarak gerek idarî yaptırım kararında gerek başvurunun reddine dair kararda hangi eylemi nedeniyle 5607 sayılı Kanun'un 3/11. maddesini ihlâl ettiği ve hakkında idarî yaptırım uygulandığının ve Anayasanın 141/3. maddesinin "Bütün mahkemelerin her türlü kararlan gerekçeli olarak yazılır." ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 34/1. maddesinin "Hâkim ve mahkemelerin her türlü kararı, karşı oy dahil, gerekçeli olarak yazılır." şeklindeki (düzenlemclerine aykırı olarak kararda yasal ve yeterli gerekçe gösterilmediği,3- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 69/1. maddesi delaleti ile aynı Kanun'un 23/2 maddesi gereğince soruşturma evresinde görev yapmış bilirkişinin mahkeme safhasında ayrıca görev alamayacağının gözetilmediği gibi başvuran vekilinin 26/03/2012 havale tarihli dilekçesi ile bilirkişinin reddini istediği halde bu hususta bir karar verilmediği,4-Uygunluk beyanının (Declaration of Conformity) ibraz edilmemesinin idarece resen gözetilmesi gereken ve tamamlanabilir bir işlem eksikliği olduğu ve aldatıcılık vasfının bulunmadığı gibi CE onayını taşıdığı 28/05/2004 tarihli tutanakla tespit edilen ithal edilen eşyalara ilişkin TSE tarafından düzenlendiği ve düzenlenmesine başvuranın iştirak ettiği iddia edilen İdarî bir işlem mahiyetindeki ithal malı uygunluk belgesinin sahteliğinin, ithali gerçekleşen ürünlerin TSE'ye uygun olmadığının mahkeme kararı mahiyetinde bir delil ile kanıtlanması halinde ancak kabul edilebileceği, olayımızda bu mahiyette bir delil de bulunmadığı,5- Kabahat şüphelisine isnat olunan eyleme ilişkin İdarî para cezasının nev'ine nazaran eylemin işlendiği 20/05/2004 (özet beyan tarihi) tarihi ile kararın verildiği 28/05/2012 tarihi arasında, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'un 20. maddesinin 3. fıkrasında öngörülen 8 yıllık kabahat soruşturma zamanaşımı süresinin dolduğu ve aynı maddenin 1. fıkrası gereğince hakkında idari yaptırım kararı verilemeyeceği,6-10/04/2004 tarihli ve 25429 sayılı Resmî Gazate'de yayınlanan 2004/1 sayılı tebliğde Değişiklik yapılmasına dair 2004/23 sayılı Tebliğ'in 2. maddesi dava konusu 852812580000 G.T.İ.P kodlu ürünün TSE uygunluğuna tâbi olacağı düzenlemesini içeren 31/12/2003 tarihli ve 25333 sayılı (3. mükerrer) sayılı Resmî Gazete'de yayınlanan 2004/1 sayılı Dış Ticaret Standardizasyon Tebliği'nin ek 1 . maddesinin ilgili hükmünün değiştirilerek gümrük tarife istatistik pozisyonunun çıkarılmış olması karşısında, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümlerinin kabahatler bakımından da uygulanacağına ilişkin 5/1. maddesi ile 5237 sayılı Kanun’un “İşlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz, işlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenlik tedbiri uygulanamaz. Böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve kanuni neticeleri kendiliğinden kalkar” şeklindeki 7/1. maddeleri gereğince kabahat şüphelisi hakkında bu nedenle ve ayrıca atılı kabahate ilişkin maddi ve manevi unsurların gerçekleşmemesi nedeniyle idari yaptırım kararı verilemeyeceği,Gözetilmeden, verilen başvurunun reddine ilişkin karara yönelik itirazın kabulü yerine yasal gerekçe gösterilmeksizin reddine karar verilmesinde isabet görülmemiş ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozmaya atfen ihbar olunmuş bulunmakla Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, kapanan Üsküdar 4.Asliye Ceza Mahkemesinin 28/06/2012 tarihli ve 2012/224 değişik iş sayılı kararının CMK.nun 309/4-d maddesi uyarınca BOZULMASINA, kabahatli M.Ali Mercan hakkında hükmolunan idari para cezasının kaldırılmasına, 17/03/2014 günü oybirliğiyle karar verildi.