Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3873 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 15040 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :##########Asliye Ceza MahkemesiSuç : 4926 sayılı yasaya aykırılıkHÜKÜM : Sanıklar hakkında hükümlülükYerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;1) Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 31.01.2012 gün ve 2011/7-465 Esas, 2012/11 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, suç tarihinde yürürlükte bulunan 4926 sayılı yasanın 5/son maddesinde düzenlenen toplu kaçakçılık suçunun oluşabilmesi için eylemin iki veya daha fazla kişi tarafından gerçekleştirilmesinin yeterli olduğunun belirtilmiş olması karşısında, tüm dosya kapsamına göre, isnat edilen eylemin toplu kaçakçılık olarak değerlendirilmesi ve sanıklara dava konusu eşyanın bilirkişiye tespit ettirilen CİF değeri esas alınarak gümrük idaresince hesaplanan gümrüklenmiş değerinin 4.5 katı üzerinden müteselsilen sorumlu olmak üzere ön ödeme önerisinde bulunulması gerektiği hususu gözetilmeden ve 4926 Sayılı Yasanın 34. maddesi "... On gün içinde ödeyeceğini yazılı olarak bildirdiği ve otuz gün içinde merciine ödediği takdirde hakkında kamu davası açılmaz" amir hükmünü içerdiği halde sanık ...' e yapılan ön ödeme ihtaratında “...bu ön ödeme önerisini tebellüğ ettiğiniz tarihten itibaren 10 gün içinde ödemeniz ve makbuzunu bu süre içinde ibraz etmeniz halinde hakkınızda kamu davası açılmayacağı...” şeklindeki yasal olmayan açıklamanın yer aldığı ve anılan sanığa yapılan tebligatın da daha önce usulüne uygun tebligat yapılmamış olan adresinde Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebliğ edilmesi nedeniyle geçersiz olduğu nazara alınmadan, usulsüz ödeme önerisine dayanılarak, ödeme önerisi yerine getirilmediğinden bahisle yazılı şekilde mahkumiyet hükmü tesis edilmesi,2) 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda atılı eylemin müeyyidesi adli para cezasını, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda ise hürriyeti bağlayıcı cezanın yanında adli para cezasını da içermekte olduğu; kısa süreli hürriyeti bağlayıcı ceza takdir edilmesi halinde kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezanın 5237 sayılı TCK'nun 50. maddesi gereğince adli para cezasına veya diğer seçenek yaptırımlara çevrilmesi halinde verilen sonuç ceza itibariyle 5607 sayılı yasanın sanıklar lehine olabileceği gözetilerek; Olaya suç tarihinde yürürlükte bulunan 4926 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu ile suç tarihinden sonra 31/03/2007 tarihinde yürürlüğe giren 5607 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun ilgili bütün hükümleri uygulanarak elde edilecek sonuçların birbiriyle karşılaştırılması ve karar yerinde tartışılması suretiyle lehe olan yasanın belirlenmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, denetime olanak verecek şekilde bu husus tartışılmadan yazılı şekilde hüküm tesisi,Kabule göre de;3) Sanıklara CMK.nun 226. maddesi uyarınca ek savunma hakkı verilmeden 4926 sayılı yasanın 5/3. maddesine göre cezalarında arttırım yapılması suretiyle savunma haklarının kısıtlanması,4) Hükümde, sanıklara toplu kaçakçılıktan, gümrüklenmiş değerin 4,5 katından verilen tazmini nitelikte adli para cezasının hesaplamasında yanılgıya düşülerek 53.851,50 TL yerine 71.802,00 TL tazmini nitelikte adli para cezasına hükmedilmek suretiyle fazla ceza tayin edilmesi ayrıca sanıkların hükmolunan tazmini nitelikte adli para cezasıyla müteselsilen cezalandırılmaları gerektiği gözetilmeden ayrı ayrı cezalandırılmalarına karar verilmesi, 5) Dava konusu eşyanın gümrüklenmiş değeri suç tarihindeki ekonomik koşullar ve paranın satın alma gücüne nazaran “pek hafif” olduğu halde mahkemece kaçakçılık suçundan dolayı mükerrir olmayan sanıklar hakkında 4926 sayılı Yasa'nın 4/3. maddesi uyarınca indirim yapılmaması,6) CMK’nun 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesine engel hali bulunmayan, talimat mahkemesinde alınan savunmalarında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini talep eden ve talimat ekinde KEMT varakası bulunmadığından kamu zararından haberdar olmayan sanıklara, dava konusu eşyanın ithalinde öngörülen gümrük vergileri ve diğer eş etkili vergiler ile mali yükler toplam tutarı olan miktarın kamu zararı olduğunun bildirilmesi ve sonucuna göre, gerektiğinde Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/9 fıkrası da gözetilerek bir karar verilmesi gerektiği nazara alınmadan bu hususun karar yerinde tartışmasız bırakılması,7) Dava konusu eşyanın müsadere maddesinin 4926 sayılı yasanın 4/4. maddesi yerine 5237 sayılı yasanın 54/4. maddesi olarak gösterilmesi,8) Sanıklar hakkında açılan işbu davaya konu edilmeyen ancak iddianamede müsaderesi talep edilen adli emanette kayıtlı 2 adet Calgon marka ürün dışında kalan 718 adet Calgon marka ürün hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi, 9) Sanıkların tazmini nitelikte adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği halde nisbi harca hükmolunması gerektiğinin gözetilmemesi,10) Vekalet ücretinin sanıklardan tahsili ile müdahile verilmesi gerektiği nazara alınmadan hazineye irad kaydına karar verilmesi,Yasaya aykırı, sanık ... müdafiinin ve sanık ...' in temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Yasa'nın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03/03/2016 günü oybirliğiyle karar verildi.