Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 21638 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 16445 - Esas Yıl 2014





Tebliğname No : 7 - 2013/6778MAHKEMESİ : Şanlıurfa 1.Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 09/12/2010NUMARASI : 2010/278 (E) ve 2010/810 (K)Suç : 4926 sayılı Yasaya aykırılıkYerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;1- Dosya ihbar üzerine yeniden ele alındığında duruşma açılıp, taraflar çağrılarak hüküm kurulması gerekirken dosya üzerinden yapılan incelemeyle hükmün açıklanmasına karar verilerek sanığın savunma hakkının kısıtlanması,Kabule Göre;4926 sayılı yasanın 34. maddesinde öngörülen 30 günlük yasal önödeme süresi beklenmeksizin iddianame düzenlenerek dava açıldığı ve 4926 sayılı yasanın 34.maddesinin son fıkrasında öngörülen "bu maddenin uygulanmasında para cezasına esas alınacak değer, gümrük idaresince belirlenen değerdir" düzenlemesindeki "gümrük idaresince" ibaresinin hükümden sonra 30.12.2008 gün ve 27096 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 18.09.2008 gün ve 2006/47 Esas, 2008/144 karar sayılı kararı ile Anayasaya aykırı görülerek iptal edildiği de dikkate alınmak suretiyle, ön ödeme önerisinin gereğinin yerine getirilmemesi nedeniyle açılan kamu davasının yargılaması sırasında alınan bilirkişi raporu ile belirlenen Cif değerin Gümrük İdaresinin resen belirlediği cif değerine göre sanığın lehine olduğu gözetilerek, dava konusu eşya hakkında konusunda uzman bilirkişinin kovuşturma aşamasında tespit ettiği CİF değer üzerinden hesaplanan gümrüklenmiş değer dikkate alınarak sanığa yeni ön ödeme önerisi tebliğ edilerek, suç tarihinde yürürlükte bulunan 4926 sayılı yasanın 34.maddesi uyarınca tebliğden itibaren 30 günlük sürenin beklenmesinin ardından, sonucuna göre bir karar verilmesinin gerekmesi karşısında yazılı şekilde hüküm tesisi,2- 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda atılı eylemin müeyyidesi adli para cezasını, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda ise hürriyeti bağlayıcı cezanın yanında adli para cezasını da içermekte olduğu; kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezanın 5237 sayılı TCK.nun 50.maddesi gereğince adli para cezasına veya diğer seçenek yaptırımlara çevrilmesi halinde verilen sonuç ceza itibariyle 5607 sayılı yasanın sanık lehine olabileceği gözetilerek; Olaya suç tarihinde yürürlükte bulunan 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu ile suç tarihinden sonra 31.03.2007 tarihinde yürürlüğe giren 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun ilgili bütün hükümleri uygulanarak elde edilecek sonuçların birbiriyle karşılaştırılması ve karar yerinde tartışılması suretiyle lehe olan yasanın belirlenmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, denetime olanak verecek şekilde bu husus tartışılmadan yazılı şekilde hüküm tesisi, 3- Gümrüklenmiş değerin hafif olarak kabul edilmesi gerekirken pek fahiş kabulü ile sanığa fazla ceza belirlenmesi,4- Sanığa CMK’nın 226/2 fıkrası uyarınca, 4926 SK nun 3/4. maddesinden ek savunma hakkı tanınmadan cezasını arttırılması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı yasanın 8/1.maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK.nun 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10.11.2015 günü oybirliğiyle karar verildi.