Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20557 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 22967 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : 4733 sayılı kanuna muhalefetHÜKÜM : Hükümlülük, sigaraların müsaderesine, aracın müsaderesine yer olmadığınaYerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;I-Sanıkların mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz istemlerine göre yapılan incelemede;1-Sanıklar hakkında gün adli para cezasının belirlenmesi sırasında uygulanan kanun maddesinin TCK nun 52/2 maddesi yerine uygulama yeri bulunmayan TCK.nun 50/1.a fıkrasının yazılması suretiyle CMK.nun 232/6. maddesine muhalefet edilmesi,2-Sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK.nun 53/1.maddesi uyarınca hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak belli hakları kullanmaktan yoksun bırakmaya karar verilirken, anılan yasa maddesinin 3.fıkrasının "Mahkum olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki, velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz" amir hükmü dikkate alınarak bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi,3-Sanık ... hakkında hem adli para cezası hem de hapis cezası verildiği ve adli para cezaları için TCK.nun 58.maddeye göre tekerrür hükümleri uygulanamayacağı halde tekerrür hükümleri uygulanmasına karar verilirken hiç bir ayrım yapmaksızın sanığın cezasının TCK.nun 58/6.maddesi gereğince mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesi,4-Denetim süresini belirleme ve gerektiğinde uzatma görevinin, hükmü veren mahkemeye değil, hükümlünün infaz aşamasındaki davranışlarını da değerlendirerek koşullu salıverme ile ilgili kararı verecek olan mahkemeye ait olduğu gözetilerek, sanık ... hakkında 5237 sayılı TCK.nun 58/7.maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanacağının belirtilmesi ile yetinilmesi gerekirken, ayrıca denetimli serbestlik tedbiri süresinin de gösterilmesi,Yasaya aykırı, sanıkların temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden ve bu hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK.nun 322.maddesi uyarınca, (5) nolu hüküm fıkrasındaki “50/1.a” ibaresi çıkartılarak yerine "52/2" ibaresinin yazılması, TCK.nun 53.maddesinin uygulanmasına ilişkin fıkranın hükümden çıkartılarak, yerine "sanıkların, 5237 sayılı TCK.nun 53/1-a,b,d,e bentlerindeki haklardan hapis cezasının infazının tamamlanıncaya; 53/1-c maddesinde yazılı haklardan ise anılan maddenin 3.fıkrası uyarınca kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından mahkum olduğu hapis cezasından koşullu salıverilmesine, diğer kişilere yönelik bu hakları bakımından aynı maddenin 2.fıkrası uyarınca hapis cezasının infazını tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” ifadesinin eklenmesi, hüküm fıkrasının (7) nolu bendinde yer alan “sanığa verilen cezanın” ibaresi çıkartılarak yerine “hapis cezasının” ibaresinin eklenmesi ve hüküm fıkrasının 8.bendi çıkartılarak, tekerrür uygulamasına ilişkin 7.bendin sonuna "cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına" ibaresinin eklenmesi suretiyle sair yönleri aynen bırakılan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,II-Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 05.07.2011 gün ve 2011/119-162 Esas - Karar Sayılı kararında da belirtildiği üzere, aleyhe değiştirme yasağı münhasıran cezalar ile ilgili olup, 5237 sayılı TCK.nun 45.maddesi uyarınca cezalar hapis ve adli para cezalarından ibaret olduğu cihetle, güvenlik tedbiri niteliğindeki dava konusu nakil vasıtasının müsaderesi ya da iadesine ilişkin hususlarda kazanılmış haktan bahsedilemeyeceği gözetilerek;Ele geçen kaçak eşyanın tür ve miktarı ile dava konusu nakil vasıtasının niteliği dikkate alındığında dava konusu eşyanın, nakil vasıtasının yüküne göre miktar ve hacim bakımından ağırlıklı bölümünü oluşturduğu gibi, somut olayda, bu miktar yükün dava konusu nakil vasıtasıyla taşınmasını gerekli kılacak zorunluluğun da bulunduğu, ayrıca dava konusu eşya ve nakil vasıtasının değerleri dikkate alındığında nakil vasıtasının müsaderesinin işlenen suça nazaran daha ağır sonuçlar doğurmayacağı ve bu nedenle TCK.nun 54/3.maddesi uyarınca hakkaniyete de aykırı bir yanın bulunmadığı dikkate alınarak, dava konusu nakil vasıtasının müsaderesi yerine, yazılı şekilde iadesine karar verilmesi,Yasaya aykırı, sanık ...'ın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Yasa'nın 8/1.maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK.nun 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 24.11.2014 günü oybirliğiyle karar verildi.