Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20547 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 14376 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : 7 - 2013/299454 (2009-24099)MAHKEMESİ : Silifke 1. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 30/04/2008NUMARASI : 2005/288 (E) ve 2008/164 (K)SUÇ : 556 sayılı KHK'ya muhalefetYerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;Mersin İl Tarım Müdürlüğüne teslim edilen dava konusu bir kısım eşya hakkında mahallinde her zaman bir karar verilmesi mümkün görülmüştür.Gıyabi kararın sanıklar O.. Y.. ve H.. S..'ya Tebligat Kanunu'nun 35.maddesi uyarınca yapılan tebliğinin usulüne uygun olmadığı anlaşıldığından öğrenme üzerine temyiz istemleri yasal süresinde kabul edilerek yapılan incelemede;Sanıklar H.. Y.., O.. Y.., H.. S.. ve H.. D.. hakkında temyiz inceleme tarihi itibariyle her ne kadar zamanaşımı dolmuş ise de, atılı eylemin suç olmaktan çıkarılmasından dolayı CMK.nun 223/9.maddesi uyarınca derhal beraat kararı verilmesi koşullarının oluştuğu, derhal beraat kararı verilmesi gereken bir halde de yasanın açık düzenlemesi dikkate alınarak zamanaşımından düşme kararı verilmeyeceği gözetilerek yapılan incelemede;5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun Geçici l.maddesi ve buna bağlı olarak 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 5.maddesinin 01.01.2009 tarihinde yürürlü??e girmesi sonucu ve aynı Kanunun 2.maddesi hükmü karşısında dava konusu eylemin atılı suç oluşturup oluşturmayacağı hususunun değerlendirilmesi gerekmektedir.Bu bağlamda sanıklara atılı tescilli marka hakkına tecavüz eylemleri ve bu fiilleri işleyenlere uygulanacak yaptırımları düzenleyen mevzuat tarihsel olarak incelendiğinde; 11 Mayıs 1888 tarihli Alameti Farika Nizamnamesi ile bu konuda hükümler getirildiği, 03.03.1965 tarihli 551 Sayılı Markalar Kanunu ile yeni bir düzenleme yapıldığı ve Kanunun 54.maddesiyle Alameti Farika Nizamnamesi ile ek ve değişikliklerinin yürürlükten kaldırıldığı, 24.06.1995 tarihinde yürürlüğe giren ve tescilli markalarla ilgili cezai koruma 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 4128 Sayılı Kanunla değişen 551 Sayılı Markalar Kanunun yürürlükten kaldırıldığı görülmektedir.Tescilli markaların cezai korunması konusunda ülke mevzuatımızla ilgili olarak yapılan hukuki değişiklere işaret edildikten sonra somut olay değerlendirildiğinde:Sanıklar hakkında 556 sayılı KHK.nın 61/A-son maddesi uyarınca cezalandırılması için kamu davası açılmıştır. Bu maddenin atıf yaptığı 61.maddede ise kararname hükmüyle suç tanımları düzenlenmiştir. 5252 sayılı Yasanın geçici 1.maddesinde "Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır." ve aynı kanunun genel hükümleri arasında bulunan 2'nci ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır" ve aynı Kanunun genel hükümleri arasında bulunan 2.maddesinin birinci fıkrasında ise " Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanmaz..." hükümleri yer almaktadır. Olayımızda sanıklara atılı eylem, ceza içeren özel bir hukuk düzenlemesi olup 5.maddede sözü edilen özel ceza kanunları ya da ceza içeren kanunlar kapsamında bulunmaktadır. O halde atılı eylem, TCK'nın 2.maddesi hükmü kapsamında değerlendirilmelidir. Bu duruma göre, KHK hükmüyle getirilen bu düzenleme TCK'nın 2.maddesinde öngörülen kanunilik ilkesine uygun bulunmamaktadır. Nitekim Anayasa Mahkemesi 03.01.2008 gün ve 2005/15 E, 2008/2 K sayılı iptal kararı gerekçesinde Kanunsuz suç ve ceza konulamayacağını, Kanun Hükmünde Kararname hükmüyle suç ve ceza getirilemeyeceğini açıkça vurgulamıştır. Bu durum karşısında, 5252 Sayılı Kanunun geçici birinci maddesi ile TCK'nın 2.maddesi ve 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5.maddesi birlikte değerlendirildiğinde; 556 sayılı KHK'nın suç tanımlayan hükümlerinin tümüyle zımni olarak ilga edildiğinin (örtülü olarak yürürlükten kaldırıldığının) kabusu gerekmektedir. Bu hukuki değerlendirmeye göre atılı eylem 556 Sayılı KHK hükümleri kapsamında suç oluşturmayacaktır.Öte yandan 556 sayılı KHK'ye göre suç oluşturmayan eylemin Türk Ticaret Kanunu'nda düzenlenen haksız rekabet suçunu oluşturup oluşturmayacağı hususunun da bu noktada ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir. Buna göre, 1474 maddesi gereğince 01.01.1957 tarihinde yürürlüğe giren 6762 sayılı TTK'nın 57.maddesinin 5.fıkrasında; başkasının haklı olarak kullandığı ad, unvan, işaret gibi tanıtma vasıtaları haklarına tecavüzün yanında, tescilli ve tescilsiz ayırımı yapmadan marka hakkına tecavüz de haksız rekabet suçu olarak tanımlanmış ve cezası 64.maddede belirtilmiştir. Bu Kanunun yürürlük tarihinden sonra 3 Mart 1965 tarihinde yürürlüğe giren 551 sayılı Markalar Kanunu'nun 47.maddesinde de tescil edilmiş marka hakkına tecavüz halleri ayrı ayrı tanımlanmış ve yaptırımı da 51 ve 52.maddelerde belirtilmiştir. Her iki düzenlemede de tescilli marka kullanma haklarına tecavüz halleri belirlenmekte ve yaptırıma bağlanmaktadır. Bu nedenle gerek Türk Ticaret Kanunu ve gerekse 551 sayılı Markalar Kanunundaki düzenlemeyle korunan ortak değer, marka kullanma hakkından doğan haklardır. Marka hakkına tecavüz fiillerinin unsurları her iki düzenleme de aynıdır ve iki yasa birlikte uygulanamayacağından tam olarak oluşan yasa çatışması kuralları uyarınca sonradan yürürlüğe giren, tescilli markalara hukuki ve cezai koruma getiren 551 Sayılı Kanundaki düzenleme TTK'nın 57/5 fıkra hükmünü tescilli markalarla sınırlı olmak üzere örtülü olarak yürürlükten kaldırmıştır. Bu kanun da (551 Sayılı Kanun) 556 sayılı KHK'nın değişik 82.maddesiyle yürürlükten kaldırılmış bulunduğundan ve yürürlükten kalkan eski düzenlemeler canlanamayacağından sanıklara atılı eylem haksız rekabet suçunu da oluşturmamaktadır.Açıklanan bu gerekçelerle, sanıklar H.. Y.., O.. Y.., H.. S.. müdafiileri ile sanık H.. D..' in temyiz itirazları yerinde görüldüğünden mahkumiyet hükmünün BOZULMASINA, 5237 Sayılı TCK'nın 7/1.maddesi ve 5320 Sayılı Yasanın 8.maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nın 322.maddesi uyarınca suç oluşturmayan atılı fiilden sanıklar H.. Y.., O.. Y.., H.. S.. ve H.. D.. 'in BERAATİNE, el konulan adli emanette kayıtlı eşyanın TCK.nun 54.maddesi uyarınca müsaderesine, Sanık H.. D.. tarafından yatırılan ön ödeme bedelinin sanığa iadesine, nakil aracının sahibine iadesine 04.12.2014 günü oybirliğiyle karar verildi.