Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20177 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 19970 - Esas Yıl 2014





Tebliğname No : K.Y.B. - 2014/173840Bankada hesabı bulunan kişinin kimlik bilgilerinin tespit edilmemesi suretiyle 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun'un 3/1.maddesine aykırılıktan kabahatli H.. K..'nın anılan Kanun'un 13/2 ve 28, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 17 ve 22.maddeleri gereğince 2.311,00 Türk lirası idari para cezası ile cezalandırılmasına dair Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığının 21/07/2011 ve 10785 karar numaralı idari yaptırım kararma yönelik itirazın reddine dair Milas 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 27/01/2012 tarihli ve 2011/331 değişik iş sayılı kararına karşı yapılan itirazın kabulü ile anılan kararın kaldırılmasına, idari para cezasının iptaline ilişkin MİLAS 2.Asliye Ceza Mahkemesinin 20/02/2012 tarihli ve 2012/33 değişik sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığından verilen 22.04.2014 gün ve 28229 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 20.05.2014 gün ve KYB. 2014-173840 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu. Mezkür ihbarnamede;Dosya kapsamına göre;1-5326 sayılı Kabahatler Kanunu'na 28/10.maddesinde yer alan "Üçbin Türk Lirası dahil idari para cezalarına karşı başvuru üzerine verilen kararlar kesindir." hükmü nazara alındığında, kabahatli hakkında uygulanan 2.311,00 Türk lirası idari para cezasına yönelik başvurunun reddine dair Milas 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 13/01/2012 tarihli ve 2011/341 değişik iş sayılı kararının kesin nitelikte bulunduğu,2-5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun'un 3.Maddesindeki “Yükümlüler, kendileri nezdinde yapılan veya aracılık ettikleri işlemlerde işlem yapılmadan önce, işlem yapanlar ile nam veya hesaplarına işlem yapılanların kimliklerini tespit etmek zorundadır. Kimlik tespitine esas belge nevilerini belirlemeye Bakanlık yetkili olup, kimlik tespitini gerektiren işlem türleri, bunların parasal sınırları ve konuyla ilgili diğer usûl ve esaslar yönetmelikle belirlenir” hükmü, aynı Kanun’un 13/2.maddesindeki “Bu Kanunun 3 üncü maddesi ile 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan yükümlülüklere uyulmaması durumunda yükümlülüğü yerine getirmeyen görevliye de ayrıca ikibin Türk Lirası İdarî para cezası verilir” hükmü, ayrıca Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Yönetmeliğinin 5 maddesinin "Yükümlüler; a)Sürekli iş ilişkisi tesisinde tutar gözetmeksizin, b)Işlem tutarı ya da birbiriyle bağlantılı birden fazla işlemin toplam tutarı yirmibin TL veya üzerinde olduğunda, kimliğe ilişkin bilgileri almak ve bu bilgilerin doğruluğunu teyit etmek suretiyle müşterilerinin ve müşterileri adına veya hesabına hareket edenlerin kimliğini tespit etmek zorundadır” hükmü karşısında idari para cezası konu eylemin tüm unsurları ile gerçekleştiği, gözetilmeden, yazılı şekilde itirazın kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiş ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309.maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozmaya atfen ihbar olunmuş bulunmakla Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden Milas 2.Asliye Ceza Mahkemesi'nin 20.02.2012 tarih ve 2012/33 D.İş sayılı kararının 5271 sayılı CMUK.nun 309/4-c maddesi uyarınca aleyhe tesir etmemek üzere BOZULMASINA, 01.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.