Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 18320 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 12189 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : 7 - 2011/348432MAHKEMESİ : Kocaeli 3. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 13/06/2011NUMARASI : 2009/506 (E) ve 2011/316 (K)SUÇ : Marka hakkına tecavüzYerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;1-Suç tarihinde ayrı ayrı seyyar tezgahlarda suça konu ürünleri satarken yakalanan sanıklar arasında birlikte yargılanmalarını gerektirecek fiili ve hukuki bir irtibat bulunmadığı ve mahkeme kararında da "Sanıkların suça konu ürünleri kendilerine ait tezgahlarda satışa arz ettikleri ve birbirlerinden bağımsız hareket ettikleri ve birbirlerinin taklit ürünleri ile ilişkilerinin bulunmadığı" kabul edildiği halde yargılamanın birlikte yapılması,Kabul ve uygulamaya göre;2- 5271 sayılı CMK.nun 231. maddesinde düzenlenen "suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararı aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi" ve diğer objektif ve sübjektif koşulların varlığı halinde, CMK.nun 231/5. madde ve fıkrası gereğince, sanıklar hakkında aynı yasanın 231/6-c maddesi de değerlendirilerek tespit edilen söz konusu zararın giderilmesi durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceği anlaşılmaktadır.Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 tarih ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 sayılı kararında; "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarından biri olan zarardan kast edilen maddi zarar olup, bu zararın belirlenmesinde teknik bilgiye ihtiyaç duyulmayan hallerde hakim, kanaat verici basit bir araştırma yaparak zararı belirlemelidir." denilmektedir.Bu ilkeler çerçevesinde her olaya özgü ayrı değerlendirme yapılarak, maddi zararın kanaat verici basit bir araştırma ile tespit edilebilmesi gerekir. Dosya kapsamından katılanın marka hakkının ihlali suretiyle meydana gelen zararın basit bir araştırma ile tespit edilebilecek zarar niteliğinde olmadığı ve dosyaya yansıyan katılanın tespit edilmiş bir zararı bulunmadığı gözetilmeden mahkemece "sanıklar katılan şirketin zararını karşılamadıkları " gerekçesiyle hakkında CMK 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,3-Hükümden önce 01/03/2008 gün ve 26803 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5739 sayılı Yasanın 5. maddesi ile yapılan değişiklikle, 5237 sayılı TCK.nun 50/6. madde ve fıkrasında yer alan "yaptırım" ibaresinin "tedbir" olarak değiştirilip, 5275 sayılı Yasanın 106. maddesinin 4. ve 9. fıkralarının yeniden düzenlenip, 10. fıkrasının da yürürlükten kaldırılması karşısında, hükümde infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde "ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrilmesine " karar verilmesi,Yasaya aykırı, sanıklar A.. A.. ve R.. K..'ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı yasanın 8/l.maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK.nun 321.maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 05.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.