Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15744 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 25553 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : 4926 sayılı Yasa'ya aykırılıkYerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;CMK'nun 42/1. maddesi uyarınca eski hale getirme isteği hakkında karar verme görevi bulunmayan yerel mahkemenin 06/05/2013 tarihli kararı hukuken geçersiz ve yok hükmünde kabul edilip kaldırılarak, sanığın eski hale getirme isteminin incelenmesinde;26/02/2010 tarihli mahkumiyet hükmünün sanığın "Merkez mahallesi .. No:.. Kıraç ... adresine Tebligat Kanununun 35. maddesine göre 20/09/2010 tarihinde tebliğ edildiği; ...Belediyesinden gelen cevabi yazısına göre tebliğ tarihinden önce Kıraç belediyesinin tüzel kişiliğinin ortadan kaldırılarak...Belediyesi sınırlarına dahil edildiği, 1601 sokağın 2009 yılı seçimlerinden sonra ... sokak olarak değiştirildiği ve 1601 sokağın Akçaburgaz mahallesi sınırları içerisine dahil edildiği anlaşıldığından, yapılan tebligatın geçerli sayılamayacağı cihetle, eski hale getirme talebinin kabulü ile sanık ....'nun süresinde kabul edilen temyiz istemlerine yönelik yapılan incelemede;1- 4926 sayılı Yasa'nın 34.maddesinin son fıkrasında öngörülen "bu maddenin uygulanmasında para cezasına esas alınacak değer, gümrük idaresince belirlenen değerdir." düzenlemesindeki "gümrük idaresince" ibaresinin hükümden sonra 30.12.2008 gün ve 27096 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 18.09.2008 gün ve 2006/47 Esas, 2008/144 Karar sayılı kararı ile Anayasaya aykırı görülerek iptal edilmiş olması karşısında, kurulacak hüküm bakımından maddi gerçeğin belirlenmesinde zorunluluk bulunduğu gözetilerek, sanığa dava konusu eşyanın bilirkişi tarafından belirlenen CİF değeri esas alınarak gümrük idaresince hesaplanmış gümrüklenmiş değerin 3 katı üzerinden usulüne uygun olarak önödeme önerisinde bulunulup sonucuna göre hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken yazılı şekilde uygulama yapılması,2- 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda atılı eylemin müeyyidesi adli para cezasını, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda ise hürriyeti bağlayıcı cezanın yanında adli para cezasını da içermekte olduğu; kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezanın 5237 sayılı TCK.nun 50.maddesi gereğince adli para cezasına veya diğer seçenek yaptırımlara çevrilmesi halinde verilen sonuç ceza itibariyle 5607 sayılı yasanın sanık lehine olabileceği gözetilerek; Olaya suç tarihinde yürürlükte bulunan 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu ile suç tarihinden sonra 31.03.2007 tarihinde yürürlüğe giren 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun ilgili bütün hükümleri uygulanarak elde edilecek sonuçların birbiriyle karşılaştırılması ve karar yerinde tartışılması suretiyle lehe olan yasanın belirlenmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, denetime olanak verecek şekilde bu husus tartışılmadan yazılı şekilde hüküm tesisi,3- Sanığa isnat edilen suçtan dolayı oluşan kamu zararı, eşyanın ithalinde öngörülen gümrük vergileri ve diğer eş etkili vergiler ile mali yükler toplam tutarı olup, buna göre sanığa kaçak eşyaya mahsus tespit varakasında hesaplanan değeri ödemesi konusunda bildirimde bulunulması ve sonucuna göre gerektiğinde Ceza Muhakemesi Kanunun 231/9 fıkrası da gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, bu hususlar karar yerinde tartışılmadan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına hususunda mahkemece bir karar verilmemiş olması,Yasaya aykırı, sanığın itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Yasa'nın 8/1.maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nun 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 21.05.2015 günü oybirliğiyle karar verildi.