MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSuç : 4733 sayılı Kanuna MuhalefetHÜKÜM : Hükümlülük, Müsadere, TasfiyeYerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;Mahkemelerin her türlü kararının gerekçeli olması Anayasa'nın 141/3 ve 5271 sayılı Yasa'nın 34, 230 ve 289/1-g madde ve fıkralarının amir hükmü olduğu dikkate alınarak, kararda iddia, savunma, sanığın leh ve aleyhindeki delillerin açıkça belirtilip tartışılarak, yasal öğelerin gösterilmesi gerektiği hususuna uyulmadan, sanık ...'un aşamalardaki savunmasında, kardeşi olan diğer sanığın kimliğini alarak kendisinden habersiz kargo gönderdiğini beyan etmesi, diğer sanık ...'un da sanık ...'nin savunmasını doğrular nitelikte beyanda bulunması karşısında, sanık ...'nin savunmasına neden itibar edilmediğinin karar yerinde tartışılıp, gerekçe gösterilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,Kabule göre ise her iki sanık yönünden ayrı ayrı yapılan incelemede;1-Sanık ...'un aşamalarda, kardeşi olan diğer sanığın kendisinden hat çıkarmak için kimliğini aldığını, kendisinden habersiz gönderici kısmına ... adının yazılı olduğu kargo gönderdiğini beyan etmesi ve diğer sanığın da benzer savunma yapması karşısında, kargoyu teslim eden kişinin tespitine yönelik kargoyu teslim alan görevli tanık olarak dinlenerek, gerektiğinde fotoğraf teşhisi yaptırılıp ve kargo şubesinde güvenlik kamerası olup olmadığı araştırılarak var ise suç tarihine ilişkin kamera kayıtları incelenip kargoyu gönderen kişi tespitine yönelik tüm deliller karar yerinde tartışılmadan,eksik araştırma ile yazılı şekilde sanık ...'un mahkumiyetine karar verilmesi, 2-5237 sayılı TCK'nun 61. maddesi uyarınca alt ve üst sınırlar arasında temel ceza belirlenirken suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araçlar, suçun işlendiği zaman ve yer, suçun konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı ve failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı unsurlarının dikkate alınması gerekmekte olup dosya kapsamına göre sanıkların benzer olaylarla karşılaştırıldığında fiili, eylem ile ceza arasındaki dengeyi bozacak şekilde alt sınırdan uzaklaşarak teşdit uygulanmasını gerektirmediği halde, yasada belirtilen artırım gerekçeleri tekrarlanarak hakkaniyet ölçüleri ile bağdaşmayacak biçimde sanıklar hakkında fazla ceza tayini,3- Sanıkların ayrı ayrı 2 yıl 1 ay hapis cezası yerine 1 yıl 13 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verilmesi, 4-Dava konusu kaçak eşyaların müsaderesi ile yetinilmesi gerekirken tasfiyesine de hükmedilmesi ve 5607 sayılı yasanın 13/1 maddesi delaletiyle TCK’nın 54. maddesi gereğince müsaderesi gerekirken doğrudan TCK’nın 54/4. maddesi uyarınca müsaderesine karar verilmesi,5-01/03/2008 tarihinde yürürlüğe giren 5739 sayılı Yasa'nın 5. maddesi ile yapılan değişiklikle 5237 sayılı TCK.nun 50/6. madde ve fıkrasında yer alan "yaptırım" ibaresinin "tedbir" olarak değiştirilip, 5275 sayılı Yasa'nın 106. maddesinin 4. ve 9. fıkralarının yeniden düzenlenip, yine 18/06/2014 tarihli 6545 sayılı Yasa’nın 81. maddesi ile 3. ve 8. fıkralarındaki değişiklikler ve 10. fıkrasının da yürürlükten kaldırılması karşısında, hükümde infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde doğrudan verilen adli para cezasının ödenmemesi durumunda tamamının tahsil edileceğinin ve hapse çevrileceğinin belirtilmesi,6-5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca,anılan maddenin l. fıkrasının (c) bendinde yazılı hak yoksunluğunun, sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet veya kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilme tarihine kadar, altsoyu dışında kalanlarla ilgili bu hak ve yetkilerden ise cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,Yasaya aykırı, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Yasa'nın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nun 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 16.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.