İş MahkemesiDava Türü : AlacakTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:Davacı; davalıya ait şirkette 01.08.2006 tarihinden 2012 yılının sonlarına kadar çalıştığını, davalı tarafın değişik bahaneler uydurarak iş sözleşmesini feshettiğini, ihbar tazminatı ile kıdem tazminatı toplamı olan 22.160,11.- TL alacak tutarını .. İcra Müdürlüğü'nün 2013/57 sayılı takip dosyası ile icraya koyduğunu ancak davalının ödeme emrine itiraz ettiğinden takibin durduğunu, bu nedenle itirazın iptali ile lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.Davalı; davacının iş akdinin haklı sebeplerle feshedildiğini beyan etmiş olup, açılan davanın reddini istemiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.İş sözleşmesinin, işçinin işverene zarar vermesi nedeniyle ve haklı olarak işverence feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur. 4857 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesinin (II) numaralı bendinin (ı) alt bendinde, işverenin malı olan veya eli altında bulunan makine, tesisat, eşya ya da maddelere otuz günlük ücreti tutarını aşacak şekilde zarar vermesi halinde, işverenin haklı fesih imkânının bulunduğu belirtilmiştir. İşçinin kusursuz olduğunun ortaya çıkması durumunda, işverenin haklı fesih imkânı olmadığı gibi işçinin kusuru belli bir yüzde ya da belli bir oran olarak saptanmışsa; zararın miktarının bu kusur nispetinde azaltıldıktan sonra otuz günlük ücreti aşıp aşmadığına bakılmalıdır. Zararın işçinin kasıtlı davranışından ya da taksirli eyleminden kaynaklanmasının hukukî sonuca etkisi bulunmamaktadır. Örneğin işverene ait iş makinesi paletlerine kasten metal cisim sokmak suretiyle zarar veren veya trafik kazası sonucu işvereni zarara uğratan işçinin aynı şekilde iş sözleşmeleri haklı nedenle sona erdirilebilir. İşçinin kusuru ve zararı, ayrı ayrı uzman kişilerce belirlenmelidir. Zarar tutarı ile karşılaştırılacak olan işçinin otuz günlük ücretinin brüt ya da net olarak dikkate alınması gerektiği noktasında Yasada herhangi bir açıklık bulunmamakla birlikte, işçi lehine yorum ilkesi uyarınca brüt ücretin esas alınması gerekir. Otuz gün, bir aydan farklı bir kavramdır. Bu noktada işçiye aylık olarak ödenen ücret yerine, günlük yevmiyesinin otuz katı tutarı dikkate alınmalıdır. Maddede sözü edilen ücret dar anlamda ücrettir. İkramiye, prim, fazla çalışma ücreti ve benzeri ödemeler bu maddede yer alan otuz günlük ücret içersinde değerlendirilmemelidir. Ancak, ücretin garanti ücret üzerine yapılan işe göre ilave ücret veya satış pirimi olarak belirlendiği hallerde, gerçek ücretin bu ödemelerin toplamı olarak değerlendirilmesi yerinde olur. Örneğin uygulamada uluslararası yük taşıyan tır şoförleri asgarî ücret ve sefer pirimi karşılığı çalışmaktadır. Sefer pirimi olarak adlandırılan kısım da dar anlamda ücrettir. Bu durumda maddenin uygulanması anlamında otuz günlük ücret, tır şoförleri yönünden her iki ödemenin toplamına göre belirlenmelidir.Zararın otuz günlük ücreti aşması durumunda işverenin fesih hakkı doğar. İşçinin zararı derhal ödemiş ya da ödeyecek olması, işverenin bu hakkını ortadan kaldırmaz. İşverence zarar tutarının işçiden talep edilmemiş olması fesih hakkını ortadan kaldırmaz.4857 sayılı İş Kanununun 26 ncı maddesi yönünden bir yıllık hak düşürücü süre, zarara neden olan olayın oluşumu tarihinden itibaren başlar. Ancak altı işgünlük ikinci süre, zarar miktarının belirlenmesinin ardından, bu durumun feshe yetkili makama iletilmesiyle işlemeye başlayacaktır. Zarar miktarının belirlenmesi bazen uzun zaman alabilir ve fesih hakkının kullanılması bakımından zarar miktarının belirlenmesi ve işçinin ücreti ile kıyaslanması zorunluluğu vardır.Somut olayda; davacı hakkında davalı işyerinde çalışan işçilerden ..., ... ve ... tarafından düzenlenen 11/12/2012 tarihli tutanakta; davacının kendilerine karşı hakaret, sözlü taciz, onur kırıcı, insanları küçümseyici davranışlar ve adam kayırma taraf tutma, ilgisizlik yaptığı, işyerinde sigara içtiği, hatalı üretime sebebiyet verdiği, 12.12.2012 tarihli tutanakta; davacının sigara içilmemesi gereken bölümde sigara içtiği, 17.12.2012 tarihli tutanakta; davacıya üretim hatasının bildirildiği, kendisinin bizzat bakarak onun fikirleriyle çalışmaya devam ettiklerini beyan etmişlerdir. .... müdürü ... tarafından imzalı 12-13-17/12/2012 tarihli tutanaklarda ise davacının görevini yerine getirmemesi nedeniyle belirtilen miktarda malda 10.366,00 TL tutarında hatalı üretim zararı doğduğu, işletme içerisinde yasak bölümlerde sigara içtiği ve bu hususta pek çok kez uyarıldığı, davacının çalışma arkadaşlarına ve üstlerine karşı uyumsuz ve geçimsiz tavırlar sergilediği, takım çalışmasına uyum göstermediği, yapılan iş ve ortaya çıkan ürün ile ilgili sorumluluklarını yerine getirmediği, kendisi ile yapılan görüşmelere rağmen tavırlarında iyileşme göstermediği bildirilmiştir. Ancak mahkemece bu tutanak tanıkları dinlenirken tutanaklardaki eylemlere ilişkin detaylı şekilde beyanları alınmamıştır. Mahkemece yapılacak iş, yargılama sırasında dinlenen tutanak tanıklarının duruşmaya yeniden davet edilerek tutanaklarca iddia edilen davacı eylemlerinin tek tek her bir tanığa sorulması ve zarara ilişkin tutanakla ilgili gerekli araştırmadan sonra zarar miktarı belirlenerek çıkacak sonuca göre bir karar vermektir. Mahkemece bu yönler gözetilmeksizin eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalıdır.O halde davalı vekilinin bu yönü amaçlayan temyiz itirazı kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 26.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.