Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacılar ..., ....., ... ve ... ile davalı ... tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Kadastro sırasında dava konusu 308 ada 31 parsel sayılı 13.076,55 m2 yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydına ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak ve tutanağın beyanlar hanesinde taşınmazın 1.940.72 m2 yüzölçümündeki bölümü üzerinde .... Genel Müdürlüğü lehine irtifak hakkı olduğu belirtilmek suretiyle davalı ... oğlu ... adına tespit edilmiştir. Davacılar ...., ....., ... ve ... tapu kaydına dayanarak dava açmışlardır. Yargılama sırasında davalı ayrı bir tapu kaydına da dayanmıştır. Mahkemece davanın kısmen kabulüne, dava konusu 308 ada 31 parsel sayılı taşınmazın 23.12.2011 havale tarihli uzman bilirkişi raporunda kırmızı kalem ile sınırları gösterilen bölüm dışında kalan 11.912,98 m2 yüzölçümündeki bölümünün tespit gibi tapuya tesciline, aynı tarihli raporda (A) ve (B) harfleriyle ile gösterilen 216,32 m2 ve 947,25 m2 yüzölçümündeki bölümlerinin bu taşınmazdan ifraz edilerek ayrı parsel numaraları adı altında paylı olarak davacılar ve davalı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacılar ..., ...., ... ve ... ile davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. İddia ve savunma, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgeler eşliğinde saptanan dava niteliği dikkate alındığında mahkemece yapılan araştırma, soruşturma hüküm vermeye yeterli değildir. Dava konusu 308 ada 31 parsel sayılı taşınmaza yönelik tarafların tutunduğu tapu kayıtlarının uygulamasına ilişkin yerel bilirkişi sözleri, dıştan komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği ve varsa2012/4300-2013/99 dayanakları kayıtlarla denetlenmediğinden soyut nitelikte gerekçesiz sözlerden ibaret olduğu gibi uzman bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ve eki harita da anılan tapu kayıtlarında tarif edilen sınır yerleri 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesi hükmü uyarınca yöntemine uygun biçimde gösterilmediğinden keşfi izlemeye, yerel bilirkişi sözlerini denetlemeye elverişsiz olduğundan yetersizdir. O halde saptanan dava niteliği dikkate alındığında sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle davacı tarafın tutunduğu 24.2.1967 tarih ve 35 sayılı tapu kaydının iktisap sütununda belirtilen .... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 27.10.1966 tarih 1965/97 Esas-1966/151 Karar sayılı dava dosyası getirtilmeli, aynı kök tapunun tedavülleri olduğu anlaşılan davacıların tutunduğu 24.2.1967 tarih ve 35 sayılı, davalının yargılama sırasında tutunduğu 22.1.1971 tarih ve 91 sayılı ve tespite esas alınan yine davalı tarafın tutunduğu 14.12.1961 tarih ve 27 sayılı tapu kayıtları tesislerinden itibaren tüm tedevülleri ve varsa haritaları ile birlikte getirtilmeli dava dışı başka taşınmaz ya da taşınmazlara revizyon görüp görmediği Tapu Müdürlüğünden sorulup saptanmalı, revizyon görmüş ise dava konusu taşınmaz ile revizyon gördüğü dava dışı taşınmazları ve bu taşınmazlara dıştan komşu taşınmazları da bir arada gösterecek şekilde geniş kapsamlı birleşik harita Kadastro Müdürlüğünden getirtilmeli, bundan sonra dıştan komşu taşınmazların tespit tutanakları ve dayanakları kayıtlar davalı iseler dava dosyaları getirtilmeli, dayanılan kayıtların dava dışı başka taşınmazlara revizyon gördüğü ve davalı olduğu saptandığı taktirde usulün 45 ve onu izleyen maddeleri hükmü uyarınca dava dosyalarının birleştirilip birleştirilmeyeceği yönü üzerinde durulmalı, vurgulanan bu olgunun dava ekonomisi ve kaydın kapsamının sağlıklı biçimde belirlenebilmesi için zorunlu olduğu özellikle dikkate alınmalı, daha sonra yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve uzman bilirkişi tutanak bilirkişilerinin tümü, tarafların aynı yöntemle göstereceği tanıklar hazır olduğu halde taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesi hükmü uyarınca dayanılan tapu kayıtları yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi eliyle yerine uygulanmalı, haritası bulunan kayıt kapsamlarının haritasına göre belirleneceği dikkate alınmalı uygulamada kaydın revizyon gördüğü dava dışı taşınmazlar özellikle gözönünde tutulmalı, haritası bulunmadığı ya da haritasının uygulanmasının teknik olarak mümkün bulunmaması durumunda kayıt kapsamları sınırlarına göre belirlenmeli kayıtlarda tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişice bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu taktirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, uzman bilirkişiye kayıtlarda tarif edilen sınır yerleri düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, uygulamaya ilişkin yerel bilirkişi ve tanık sözleri dıştan komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği ve dayanağı kayıtlarla denetlenmeli, bu yolla dava konusu taşınmaz ya da taşınmaz bölümünün dayanılan tapu kayıtlarının kapsamında kalıp kalmadığı duraksamasız saptanmalı, her iki tapu kaydının da sabit olmayan sınırlar içerdiği dikkate alındığında miktarları itibariyle geçerli olacağı gözönünde tutulmalı, tespite esas alınan 14.12.1961 tarih ve 27 sayılı tapu kaydının kapsamını tayinde dava konusu taşınmaza ait tutanağın edinme sebebi bölümünde belirtildiği şekilde kayıt miktarının bir bölümünün taşınmaza komşu 295 ada 1 parsel sayılı taşınmazın içerisinde kalıp kalmadığı hususu da dikkate alınmalı, her iki tapu kaydının da kapsamları bu şekilde duraksamasız belirlendikten sonra uzman bilirkişiden keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde ayrıntılı, gerekçeli rapor alınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacılar ve davalının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde ilgililerine iadesine, 15.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.