Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9767 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 17134 - Esas Yıl 2014





İş MahkemesiDava Türü : Alacak Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Davacı; davalı yanında 01/10/2012 tarihinde transport tır şoförü olarak işe başladığını, aylık ücretinin asgari ücret ile sefer başı ücret olduğunu, 3 aylık maaşı ve priminin ödenmediğini bildirerek bu alacaklarının faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir. Davalı; davacının şirket bünyesinde yapmış olduğu seferler dolayısıyla hiçbir ücret ve sefer primi alacağı bulunmadığını, bu nedenle davanın reddini istemiştir. Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. 4857 sayılı İş Kanununda 32 nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır. Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine, dönemlere uyularak ödenmelidir. Yukarıda değinilen Yasa maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir. İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 323 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir. 4857 sayılı Yasanın 8'inci maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma koşullarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı yasanın 37'nci maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu mahkemece resen araştırılmalıdır. Çalışma belgesinde yer alan bilgilerin gerçek dışı olmasının da yaptırıma bağlanmış olması, belgenin ispat gücünü arttıran bir durumdur. Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat yükü işçidedir. Ancak bu noktada, 4857 sayılı Kanunun 8'inci ve 37'nci maddelerinin, bu konuda işveren açısından bazı yükümlülükler getirdiği de göz ardı edilmemelidir. Bahsi geçen kurallar, iş sözleşmesinin taraflarının ispat yükümlülüğüne yardımcı olduğu gibi, çalışma yaşamındaki kayıt dışılığı önlenmesi amacına da hizmet etmektedir. Bu yönde belgenin verilmiş olması ispat açısından işveren lehine olmakla birlikte, belgenin düzenlenerek işçiye verilmemiş oluşu, işçinin ücret, sigorta pirimi, çalışma koşulları ve benzeri konularda yasal güvencelerini zedeleyebilecek durumdadır. Çalışma belgesi ile ücret hesap pusulasının düzenlenerek işçiye verilmesi, iş yargısını ağırlıklı olarak meşgul eden, işe giriş tarihi, ücret, ücretin ekleri ve çalışma koşullarının belirlenmesi bakımından da önemli kolaylıklar sağlayacaktır. Bu bakımdan ücretin ispatı noktasında delillerin değerlendirilmesi sırasında, işverence bu konuda belge düzenlenmiş olup olmamasının da araştırılması gerekir. Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta primi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir. Somut olayda; davacı sefer başına 1000 USD sefer primi, aylık 1.000,00 TL net ücret ile çalıştığını, 3 aylık maaşı ile 3 sefer primi ücretinin ödenmediğini ileri sürüp ödenmeyen ücret ve sefer primi alacağının davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı ise yurt dışı sefer giderinin şoförlerin tamamına fiks ücret olarak 6200 USD verildiği halde davacıya 7143 USD ödendiğini bildirmiştir. Dosyada 1500 USD ödendiğine ilişkin tarihsiz bir makbuz, 1500 USD ödendiğine ilişkin 07.10.2012 tarihli bir makbuz, 1.000,00 TL ödendiğine ilişkin 15.11.2012 tarihli bir makbuz, 1.000,00 TL ödendiğine ilişkin 11.01.2013 tarihli bir makbuz, 300 USD ödendiğine ilişkin 15.11.2012 tarihli makbuz ile ayrıca “toplam Selahattin'e ödenen notuyla” 7143 USD bedelli 15.11.2012 tarihli makbuz bulunmakta ve bu makbuzda davacının imzası yer almaktadır. Mersin Emniyet Müdürlüğü'nden gelen yazıda da davacının çalıştığı tarihler arasında yurt dışına 3 sefer yaptığı görülmüştür. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının 5 aylık ücreti karşılığının 5.000,00 TL olduğu, 2.000,00 TL ödendiği, bakiye 3.000,00 TL alacağının olduğu, davacının 6 kez yurt dışı giriş çıkışı nedeniyle 1000 USD den 6000 USD ödeme yapılması gerektiği, makbuzlara göre 3300 USD ödeme yapıldığı, 2700 USD prim alacağı bulunduğu tespit edilmiş ancak 7143 USD ödeme yapıldığına dair makbuzun takdirini mahkemeye bırakmıştır. Bu durumda yapılacak iş davacı isticvap edilerek Mersin Emniyet Müdürlüğü'nden bildirilen seferler dışında başka sefer yapıp yapmadığını açıklattırmak, ayrıca davacının; toplam 7143 USD ödenen imzası bulunan makbuzla ilgili beyanı alınıp, bu beyan dosyadaki tüm delillerle birlikte değerlendirilerek davacının ne kadar alacağı bulunduğu tespit edilerek bir karar vermektir. O halde davalı vekilinin bu yönü amaçlayan temyiz itirazı kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 22.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.