Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 9655 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 2976 - Esas Yıl 2015
İş MahkemesiDava Türü : AlacakTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine.2-Davacı vekili, iş akdinin haksız ve bildirimsiz olarak sona erdirildiğini öne sürerek kıdem tazminatı, fazla çalışma, genel tatil ve yıllık izin ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir.Davalı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece fazla çalışma ve genel tatil ücret alacaklarından yapılan takdiri indirim nedeniyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.6100 sayılı HMK.nun 107. maddesinde, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde, alacaklının, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabileceği, karşı tarafın verdiği bilgi veya değerin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacının, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabileceği, ayrıca kısmi eda davasının açılabildiği hallerde tespit davası da açılabileceği ve bu durumda hukuki yararın var olduğunun kabul edileceği, 109. maddesinde ise talep konusunun niteliği itibariyle bölünebilir olduğu durumlarda sadece bir kısmının da dava yoluyla ileri sürülebileceği bildirilmiştir.Görüldüğü gibi her iki dava çeşidinde de açılabilirlik şartı, alacağın konusu miktarının yahut değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olmamasıdır. Her iki dava çeşidinde de dava açan alacağın asgari bir miktar ve değerini belirterek talepte bulunmaktadır. Dava dilekçesinin talep sonucu bölümünde davacı, neye karar verilmesini istiyorsa onu açık şekilde yazar. Kısmi davada, davacının dilekçesinde kısmi dava açtığını açıkça bildirmesi gerekir. Belirsiz alacak davasında ise alacağın miktarının belirlenmesi açıkça talep edilmelidir.Talep sonucu açık değil ise mahkeme, talep sonucunu açıklattırmalıdır. Bundan başka talep sonucunun açık olmaması halinde, dava dilekçesinin diğer bölümlerinde yazılanların ışığında bir yoruma tabi tutularak davanın belirsiz alacak davası mı yoksa kısmi dava mı olduğunu belirlemek hakimin ödevidir.Somut olaya gelince, her ne kadar dava 6100 sayılı HMK yürürlüğe girdikten sonra açılmış ise de; davacı vekili dava dilekçesinde, davanın belirsiz alacak davası olduğu yönünde bir açıklamada bulunmadığı gibi talep ettiği alacakların miktarının belirlenmesini de istememiştir. Dava dilekçesi içeriğinden davanın kısmi dava olarak açıldığı anlaşılmaktadır.Davacı kısmi dava açmış, ıslah dilekçesi ile de talep miktarını artırmıştır. Davalı şirketler vekiline ıslah dilekçesi 02.05.2013 tarihinde tebliğ edilmiş olup, davalı 15.5.2013 tarihinde ıslah ile arttırılan alacaklar bakımından zamanaşımı savunmasında bulunmuştur. Mahkemece davanın kısmi dava olduğu ve davalının süresinde ıslaha karşı zamanaşımı savunmasında bulunduğu dikkate alınmadan fazla çalışma ve genel tatil ücret alacakları hakkında karar verilmesi doğru olmamıştır. Ayrıca, dava belirsiz alacak davası olmayıp kısmi dava olduğundan; hüküm altına alınan alacakların dava dilekçesi ile talep edilen bülümüne dava tarihinden, ıslah dilekçesi ile talep edilen bölümüne ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiğinin düşünülmemesi de hatalıdır. 3-Davalı Üniversite temyiz dilekçesine ödeme belgelerinin onaylı suretlerini de ekleyerek davacının 01.01.2000-31.07.2002 tarihleri arasında çalışması için ise 644,20 TL kıdem tazminatı ödemesi yapıldığını savunmuş olup, mahkemece ödeme belgesinin aslı getirtilerek davacıdan da sorulmak suretiyle yapılan ödemenin faizi ile birlikte mahsubu gerekip gerekmediği araştırılmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir. O halde davalıların bu yönleri kapsayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalı şirketlere iadesine 21.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.