Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davacı Altınlar Köyü Tüzel Kişiliği tarafından istenilmekle, temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu, tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü: Davacı taraf dava konusu 118 ada 14 parsel sayılı taşınmazın temyize konu 100 m2 yüzölçümündeki bölümü için kadastro tesbitine karşı yasal süresinde dava açmıştır. Mahkemece 3402 sayılı Kadastro Kanununun 28 ve 36 maddesi hükümleri eşliğinde davanın reddine karar verilmiş ise de yerel mahkemenin vardığı sonuç dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Hükmün dayanağını oluşturan 3402 sayılı Kadastro Kanununun 28. maddesinin özü ve sözüne açık bir anlatımla öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan görüşler ile davacı Köy Tüzel kişiliğinin dava dilekçesi içeriği ve istemi dikkate alındığında davacının dava sebep ve delillerini bildirdiğinin kabulü gerekir. Gerçekten davacı taraf dava dilekçesinde keşif, bilirkişi şahadet tesbit tutanağı ve krokisi ile vs. delillere dayandığı duraksamaya meydan vermeyecek biçimde açıklamıştır. Hal böyle olunca mahkemece yapılacak iş, davacıdan dava dilekçesinde öne sürdüğü dava sebep ve delillerine esas olmak üzere tanıklarının listesini, örneğin tapu yada vergi kaydı gibi bir belgeye dayanıyorsa, tutunduğu tapu kaydının tarih ve sayısını yada vergi kaydının oluştuğu yıl ve tahrir sayısı sorulup, saptanmalı, göstereceği bu doğrultudaki deliller toplanmalı, ayrıca davalı taraftan da göstereceği delilleri sorulup saptanmalı, uyuşmazlığın sağlıklı biçimde çözümlenebilmesi için taşınmaz başında keşif yapılmasının zorunlu olduğu düşünülerek bu yolla dava dosyası keşfe hazır hale getirilmeli, kanıtlama yükümlülüğünün davacı tarafa ait olduğu gözönüne alınarak davacıya keşif giderlerini verilecek makul yada koşullarının varlığı halinde kesin önel içerisinde mahkeme veznesine depo ettirilmeli, bundan sonra 3402 sayılı Kadastro Kanununun 36. maddesi hükmü gözetilerek toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Kural olarak kadastro mahkemelerinde görülmekte olan davalarda usulün 409.maddesi hükmünün uygulanmasının olanaksız olduğu dikkate alındığında davacı Köy Tüzel Kişiliğini temsilen dava açan köy muhtarının salt duruşmaya gelmemiş ve davayı bizzat takip etmemiş olması mahkemenin keşfe gitmesine yasal bir engel oluşturmayacağı 3402 sayılı Kadastro Kanununun 28.maddesi hükmünün özünden ve sözünden anlaşılmaktadır. Kaldıki keşif konusunda da anılan yasanın 28. ve 36 maddesi hükümlerinde öngörülen uygulama koşulları yerel mahkemenin gerekçeleriyle örtüşmemektedir. Mahkemece bu olgular göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA,peşin alınan harcın istek halinde ilgilisine iadesine,4.3.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.