Taraflar arasındaki dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle, tetkik hakiminin raporu okundu, dosyadaki belgeler incelendi, tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü:l- Dava niteliği ve içeriği itibarıyla tacir ya da tacir sayılan taraflar arasında haksız fiilden kaynaklanan maddi tazminat alacağının tahsili istemine ilişkindir.İddia ve savunmaya, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere, bu yolla saptanan dava niteliğine, /ve özellikle iddia ve savunmanın kıymetlendirilmesi yönünden bilgilerine başvurulan ve hükme dayanak yapılan uzman bilirkişi raporunun niteliği, içeriği ve/ dosya kapsamında toplanıp değerlendirilen delillere, delillerin takdir, tahlil ve tartışımına ilişkin hükümde gösterilen gerekçelere, Dairemizin bozma kararı içeriğine, mahkemece bozma kararma uyulduktan sonra lehine bozma yapılan taraf yararına oluşan kazanılmış hakkın zedelenmesine yasal olarak imkan bulunmamasına göre davalı tarafın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının (REDDİNE),2- Davalı tarafın yangında zarar gören mallar ve hükmedilen tazminatın kapsamı ile ilgili hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince; mahkemece benimsenen uzman bilirkişi kurulu raporuna göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, zarar hesabı yönünden bilirkişi kurulu raporu haksız fiil kurallarına uygun olmadığından mahkemece varılan sonuç da davanın niteliğine, dosya kapsamında toplanan delillere uygun düşmemiştir.Türk Hukukunda zarar konusunda fark teorisi benimsenmiştir. Bu teoriye göre zarar, malvarlığının zararı meydana getiren olaydan sonraki durumu ile, olay meydana gelmese idi bulunacağı durum arasındaki farktan ibarettir. Zarar hesaplanırken yalnızca zararı meydana getiren olayın zarar görenin malvarlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin değil, olumlu etkilerin de gözönünde bulundurulması ve zararla yarar denkleştirilerek gerçek zararın hesaplanması gerekir.Kural olarak Borçlar Kanunu'nun 42. maddesi hükmüne göre zararı kanıtlamak davacıya, zararın kapsamını belirlemek ise hakime aittir. Mala verilen zararlarda, eski hale getirme mümkün oldukça zarar, onarım bedeli ile sınırlıdır. Kuşkusuz bunun yanında meydana gelecek değer kaybı zararı da istenebilir. Ne var ki istenebilecek bu bedeller, hiçbir şekilde malın olay tarihindeki rayiç değerini geçemez. Malın tamamen elden çıkması veya onarım yapılarak kullanılmasının mümkün olmaması halinde ise, zarar hesabı yapılırken malın olay tarihindeki rayiç değerinin dikkate alınması gerekir. Bu olguların sonucu olarak hükmedilecek zarar kapsamının sağlıklı biçimde belirlenebilmesi için, öncelikle eski hale getirmenin mümkün olup olmadığının araştırılması, sonucuna göre değerlendirme yapılması zorunludur.HUMK'nın 74. maddesi hükmüne göre de mahkeme, tarafların iddia ve savunmaları ve talepleri ile bağlıdır. Kural olarak mahkemenin istekten fazlasına veya başka bir şeye hükmetmesi olanak dışıdır. Öte yandan bu kural, yalnızca sonuç istem yönünden değil, sonuç istemi oluşturan zarar kalemleri yönünden de uygulanır.Açıklanan bu hukuki olgular ışığında somut olaya gelince, davacı taraf Polatlı Sulh Hukuk Mahkemesinin 2002/38 D.İş sayılı dosyasına verdiği delil tespiti istemine ilişkin dilekçesinde, yangın sonucu maliki bulunduğu kereste ardiyesi ve depoda bulunan traktör, mibzer, römork, ilaçlama makinesi, lombardini su motoru, 80'li hızar makinesi, testere bileme makinesi, l tonluk baskül, 3 ton gübre, kapalı çatı, 35-40 m3 civarında kalıplık inşaat kerestesi ve sair malzemelerinin yandığını belirterek bunların halihazır durumu ile rayiç değerlerinin tespitini istemiş, planya, kalınlık makinesi ve yatar daire makinesinden söz etmemiştir. Delil tespit dosyasında yapılan keşif sırasında tanık olarak dinlenen ve davacının depo olarak kullandığı yerin kiracısı olduğu anlaşılan Kemal, bina içinde bulunan 250 adet kapı ve 2,5 m3 kereste ile birlikte planya, kalınlık makinesi ve yatar daire makinesinin de kendisine ait olduğunu, davacının işyerinde 40 m3'e yakın işlenmiş kereste, l şerit, l el kantarı, l bileme makinesi, l traktör, l mibzer, l römork, l pulluk, l holder, l lombordini su motoru ve 4 tona yakın gübresinin bulunduğunu bildirmiş, dinlenilen diğer tanık Celal de bu tanığın beyanını doğrulamıştır. Dava açıldıktan sonra mahkemece dinlenilen davacı tanıkları dahi yanan depoda bulunan planya, kalınlık makinesi ve yatar daire makinesinin davacıya ait olduğu yönünde bir beyanda bulunmamışlardır. Hal böyle olunca, bu makinelerin yanan işyerinde kerestecilik faaliyetinde bulunan ve davacının kiracısı olan Kemal'e ait olduğunu ve davacının kendisine ait olmayan bu makineler nedeniyle bir istemde bulunamayacağını kabul etmek gerekir. Yine her iki bilirkişi kurulu raporunda da depoda bulunan ve davacıya ait olduğu anlaşılan 40 m3 civarındaki kerestelerin 3. sınıf kereste olduğu açıklanarak 2002 yılı piyasa rayiçlerine göre 150.000.000 TL/m3 birim fiyat üzerinden keresteler için toplam 6.000.000.000 TL zarar hesabı yapılmış ise de, dinlenilen tanıklardan hiçbirisi bu kerestelerin istiflenmiş yeni kereste olduğunu açıklamamış, aksine davacı tanığı Harun ile davalı tanıkları Mücahit ve Murat yanan kerestelerin inşaattan çıkma kullanılmış kalıp keresteleri olduğu yönünde beyanda bulunmuşlardır. Davacı taraf da kerestelerin yeni ve hiç kullanılmamış olduğuna ilişkin herhangi bir belge ibraz edememiştir. Bu olgular dikkate alındığında, yanan kerestelerin inşaattan çıkma daha önce kullanılmış kalıp tahtaları olduğu kabul edilerek zarar hesabı yapılması gerekirken, bilirkişilerce yeni kereste değerine göre zarar hesabı yapılması da hatalıdır.Ayrıca, delil tespiti dosyasındaki uzman bilirkişi kurulu raporunda yanarak zarar gören çatı ve makinelerin yangından önceki yeni değerleri dikkate alınarak yangından sonra zarar görmüş haldeki değerleri ile arasındaki fark esas alınarak zarar hesabı yapılmış ise de, davacının alacağı bedelle eski çatı yerine yeni bir çatıya kavuşacağı, bu nedenle de sebepsiz zenginleşeceği gözardı edilerek denkleştirme kuralları uyarınca çatı yapım bedelinden eskiyeni farkı, bir başka deyişle amortisman düşülmemiş, traktör ve makinelerin model ve yıpranmışlık durumları dikkate alınarak yangın gününde ve kullanılmış haldeki piyasa rayiç değerleri esas alınarak, bu değerden varsa hurda değeri düşülmek suretiyle davacının gerçek zararının hesaplanması gerektiği de gözardı edilmiş, mahkemece hükme esas alınan uzman bilirkişi kurulu da bu yönde bir değerlendirme yapmadan tespit dosyasındaki bilirkişi kurulu raporunda bildirilen değerleri esas alarak zarar hesabı yapmış, tespit dosyasındaki bilirkişi kurulu raporunda bildirilen değerlerin aynen benimsenmesinin gerekçesini dahi açıklamamışlardır. Eksik ve yetersiz bilirkişi kurulu raporu esas alınarak hüküm verilemez.O halde, mahkemece az yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak uzman bilirkişilerden davacı tarafın gerçek zararını gösteren gerekçeli ve denetime elverişli ek rapor veya görevlendirilecek yeni bir bilirkişi kurulundan rapor alınmalı, davacı tarafın haksız fiil kurallarına göre isteyebileceği gerçek zarar duraksamasız belirlendikten sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm verilmelidir. Mahkemece böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmaksızın, eksik araştırma ve soruşturma ile ve yetersiz bilirkişi kurulu raporu dayanak yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, davacı tarafın şerit bileme makinesi için istediği miktar 955.000.000 TL olduğu halde, talep aşılarak bu zarar kalemi yönünden 1.925.000.000 TL tazminata hükmedilmesi dahi isabetsiz, davalı tarafın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin ödenen harcın istek halinde davalı tarafa iadesine, 06.03.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.