Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından istenilmiş olup, temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşılmakla; dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu, tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü: Dava niteliği ve içeriği itibariyle tacir yada tacir sayılan taraflar arasında haksız fiilden kaynaklanan maddi tazminat alacağının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç davanın niteliğine, toplanan delillere ve usul hükümlerine uygun düşmemiştir. HUMK. nun 163. maddesi hükmüne göre kanunda gösterilen veya hakim tarafından verilen kesin süre içinde yapılmasına karar verilen usül işlemi yapılmazsa ilgili tarafın o işlemi yapma hakkı düşer ve bu durumda karşı taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar. Kesin süre geçtikten sonra artık karşı taraf yararına doğan usuli kazanılmış hakkı zedeleyecek biçimde hüküm verilemez. Yine HUMK. nun 414. maddesi hükmüne göre de taraflardan herbirisi dinlenmesini istediği tanık ve bilirkişi, yapılmasını istediği keşif ve diğer işlemler için gereken giderleri peşin olarak mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Bu madde hükümlerinin kabul edilmesindeki amaç, yargılama aşamasında verilen ara kararlarının ciddiyet ve özenle yerine getirilmesini sağlamak, bu yolla davaların uzun süre elde kalmasını önlemektir. Hakim tarafından verilen kesin süre içinde gereken giderleri vermeyen taraf, sadece gider yapılmasını gerektiren işlemin yapılması isteminden vazgeçmiş sayılır. Davadaki bütün istemlerinden vazgeçmiş sayılamaz. Bu olgunun sonucu olarak kesin süre gereğinin yapılmaması halinde gider yapılmasını gerektiren işlemin niteliği ve davanın sonucuna etkisi gözetilerek mevcut delillere göre karar verilir. Kaldı ki, kesin süreye uyulmamasının doğurduğu ağır sonuçlar gözetildiğinde, kesin süreden söz edilebilmesi için ara kararında ilgili tarafın yapması gereken işlerin neler olduğunun kuşku yaratmayacak şekilde açıkça belirtilmesi, tanınan sürenin yeterli olması, gider yatırılması isteniyorsa miktarının ara kararına açıkça ve ayrıntılı olarak gösterilmesi, kesin süre gereğinin yerine getirilmemesi halinde bunun sonuçlarının ara kararına da yazılarak taraflara açıklanması ve tarafların bu konuda açıkça uyarılması zorunludur. Somut olaya gelince, davacı taraf davalı şirketin iş makinesi ile yaptığı çalışma sırasında davacı tarafa ait kabloları hasara uğrattığını öne sürerek zararının tahsili istemiyle görülen davayı kabloları yasaya aykırı olarak döşediğini, yeraltından kablo geçtiğini bilmediklerini, zararın meydana gelmesinde davacı tarafın kusurlu olduğunu savunmuştur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesi hükmüne göre herkes iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Davalı taraf hasar gören kabloların bulunduğu yerde çalışma yaptığını ve hasarın bu çalışma sırasında meydana geldiğini açıkça kabul ettiğine göre savunmasını, bir başka deyişle zararın davacı tarafın kusurlu davranışı sonucu meydana geldiğini kanıtlamak zorundadır. Davacı vekili mahkemece verilen süreye rağmen kendi müvekkili elinde bulunan belgeleri dosyaya ibraz etmediğine göre, bu belgelerin davalı taraftan gider alınarak davacı asıldan yazı ile istenilmesi gerekir. İspat yükü davalı taraf üzerinde olduğu halde, davalı tarafın savunmasını ispata yarayacak belgelerin getirtilmesi için gider yatırmak üzere davacı tarafa kesin süre verilemez ve kesin süre gereği yerine getirilmediğinden bahisle davanın reddine karar verilemez. Kaldı ki, ara kararında istenilen belgelerin getirtilebilmesi için gerekli giderin miktarının açıklanmadığı, gider yatırılmamasının sonuçlarının kararda açıkça gösterilmediği gözetildiğinde mahkemece verilen ara kararın kesin süre sonuçlarının uygulanması için yeterli olduğundan da söz edilemez. O halde mahkemece öncelikle davalı tarafın savunmasının araştırılması için gerekli belgelerin getirtilmesiyle ilgili gerekli yazı giderleri mahkemece belirlenmeli, bu giderlerin yatırılması için savunmasını ispat yükü kendi üzerinde olan davalı tarafa az yukarıda açıklanan biçimde, yönteme uygun kesin süre verilmeli, daha sonra sonucuna göre işlem yapılmalıdır. Mahkemece az yukarıda açıklanan olgular göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm verilmesi isabetsiz, davacı tarafın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin ödenen temyiz harcının istek halinde davacı tarafa iadesine, 17.03.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.