Mahkemesi : Mersin 2. İş MahkemesiTarihi : 07/09/2012Numarası : 2007/1189-2012/1141 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine. 2-Davacı, iş sözleşmesinin haksız şekilde işverence feshedildiğini öne sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin, fazla çalışma, genel tatil ve hafta tatili ücretleri ile ücret alacaklarının tahsilini talep etmiştir. Davalı, davacının yasa dışı greve katıldığını ve işe devam etmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalı işverenin iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacının iş sözleşmesinin kim tarafından feshedildiği ve feshin haklı olup olmadığı taraflar arasında uyuşmazlık konusudur. İşçinin emeğinin karşılığı olan ücret işçi için en önemli hak, işveren için en temel borçtur. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 32/4. maddesinde ücretin en geç ayda bir ödeneceği kurala bağlanmıştır. Yine İş Kanununu da, 5953 sayılı Basın İş Kanununun 14. maddesinde öngörüldüğü gibi ücretin peşin ödeneceği öngörülmemiştir. Buna göre, aksi bireysel ya da toplu iş sözleşmesinde kararlaştırılmadığı sürece işçinin ücreti bir ay çalışıldıktan sora ödenmelidir. Ücreti ödenmeyen işçinin bu ücretini işverenden dava ya da icra takibi gibi yasal yollardan talep etmesi mümkündür. 1475 sayılı İş Kanunu döneminde bunun dışında toplu olarak hareket etmemek ve kanun dışı grev kapsamında sayılmamak kaydıyla Borçlar Kanununun 81. maddesi uyarınca ücreti ödeninceye kadar iş görme edimini ifa etmekten, yani çalışmaktan kaçınabileceğini kabul edilmekteydi. 4857 sayılı İş Kanununda ücret daha fazla güvence altına alınmış ve işçi ücretinin 20 gün içinde ödenmemesi durumunda işçinin iş görme edimini yerine getirmekten kaçınabileceği açıkça düzenlenmiş ve bunun toplu bir nitelik kazanması durumunda dahi, kanun dışı grev sayılamayacağı kurala bağlanmıştır. Dosya içeriğine göre, işyerinin bulunduğu serbest bölgede davacının da diğer işçilerle birlikte fazla çalışma ücretleri konusunda yapılan eyleme katıldığı, işverence yapılan tespitlerde 20 ve 21 Mart 2007 tarihlerinde işyerinde bulunmadığı, sözleşmenin de devamsızlığı nedeniyle sona erdirildiği anlaşılmaktadır. Davacının toplu halde gerçekleşen iş görme edimini ifadan kaçınma eylemine katıldığı dosya kapsamı ile sabittir. Ancak dinlenilen tanık anlatımlarından, bu eylemin işveren tarafından fazla çalışma ve ulusal bayram genel tatil ücretlerin ödenmemesinden kaynaklandığı sonucuna ulaşılmaktadır. Davacının ödenmeyen fazla çalışma, genel tatil ve hafta tatili alacağı bulunduğu ve bu alacakların mahkeme kararı ile hüküm altına alındığı göz önünde bulundurulduğunda, davacının ödenmeyen işçilik alacakları nedeni ile iş sözleşmesini feshettiği açıktır. Yargıtay'ca incelenen emsal dosyalarda da bu durum işçinin haklı feshi olarak nitelendirilmiştir. İş sözleşmesini haklı olarak fesheden işçi kıdem tazminatına hak kazanır ise de ihbar tazminatına hak kazanamaz. Bu nedenle, davacının ihbar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 07.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.