Mahkemesi : Alanya İş MahkemesiTarihi : 10/09/2013Numarası : 2011/414-2013/267 Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; hüküm süresi içinde duruşmalı olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmiş ise de; HUMK'nun 438.maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: 1-Davacı iş akdinin haksız ve bildirimsiz olarak sona erdirildiğini öne sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile genel tatil, hafta tatili, fazla çalışma ve yıllık izin ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir. Davalı, davacının istifa ettiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, daha önce de iş akdi devam ettiği halde işçiden istifa dilekçesi alınıp kısa bir süre sonra yeniden işe başlatıldığı görüldüğünden davacının istifa dilekçelerinin gerçek anlamda işçinin iradesini yansıtmadığı, bu nedenle taraflar arasındaki iş ilişkisinin davalı işverence haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiği, davacının çalıştığı süre içerisinde tanık beyanları ile ispatlanan fazla mesaisinin ve hafta tatili çalışmasının bulunduğu, yıllık ücretli izinlerin kullandırıldığının veya ücretlerinin ödendiğinin işverence ispatlanamadığı, genel tatil günlerinde işçinin çalıştığı zamanların ise ücretinin ödendiği gerekçeleriyle davanın, kısmen kabulüne karar verilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Bu kapsamda hukuki dinlenilme hakkı, bilgilenme/bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır. Somut olayda, mahkemece tensip zaptında taraflara delillerini bildirmek üzere süre verildiği, davalı tarafça süresinde delillerin bildirildiği, davalı tarafın tanık listesi sunduğu, davalı tarafa masraf yatırması için yapılan muhtıra ve verilen kesin sürenin dinlenilmesini talep ettiği altı tanıktan iki tanığa ilişkin olduğu, ancak davalı tarafın tanık listesinde altı tanık ismi bildirmiş olmasına rağmen ve yargılama sırasında bu tanıkların dinlenmesinden vazgeçmediği halde müteaddit kereler de dinlenmeyen tanıklarının dinlenilmesi talebini tekrar ettiği halde mahkemece davalının dinlenmeyen tanıklarını dinletme talebi konusunda bir karar verilmeden sonuca gidildiği, bu haliyle davalı tarafın hukuki dinlenilme hakkının kısıtlanmış olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece davalı tarafın tüm tanıklarının dinlenmesi ile sonucuna göre karar verilmesi gerektiği halde eksik inceleme ve araştırma sonucu taraf delilleri toplanmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir. 2-Kabule göre de, taraflar arasında davacının hafta tatili ve fazla mesai alacağına hak kazanıp kazanamadığı, ödeme belgelerinin değerlendirilip değerlendirilemeyeceği konularında uyuşmazlık bulunmaktadır. Turistik otel niteliğindeki davalıya ait işyerinde yaz ve kış dönemlerinde çalışma saatlerinde değişiklik yapılıp yapılmadığı hususunda tanıkların bilgisine başvurulmamıştır. Mahkemece, yaz ve kış dönemleri arasında fark olmaksızın davacının günde 3 saat fazla çalıştığı kabul edilerek fazla çalışma ücret alacağı belirlenmiş ise de işyerinde yaz ve kış döneminde çalışma saatlerinin farklılık arz edip etmediği yönünde gerekli araştırma yapılmadan sonuca gidilmesi isabetsizdir. Yine, davacının davalıya ait otelde garson olarak hafta tatillerinde çalıştığı kabul edilerek hafta tatili alacağı hüküm altına alınmıştır. Aynı işyeri ile ilgili olarak Yargıtay 22. Hukuk Dairesi denetiminden geçen 2012/18610-18613-18616 Esas sayılı dosyalarda ilk derece mahkemesi hafta tatili alacağı talebinin reddine karar vermiş ve söz konusu kararlar davacılar tarafından temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir. Mahkemece bu dosya açısından çalışılan işyerinin otel olması nedeniyle yaz –kış aynı yoğunlukta çalışıp çalışmadığı araştırılmamıştır. Yapılacak iş, otelin yaz ve kış sezonlarında açık olup olmadığı, açıksa ne kadar süre ile açık olduğu, bu konuda otel yönetimi tarafından alınan kararlar, Yargıtay denetiminden geçen emsal dosyalar da birlikte değerlendirilmek ve gerekirse taraf tanıkları da bizzat bu konuda dinlenmek suretiyle davacının hafta tatili alacağı olup olmadığını belirlemektir. Mahkemece bu husus yerine getirilmeksizin eksik inceleme ile hüküm kurulması da doğru olmamıştır. Ayrıca davalı işveren tarafından bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ekinde, iş sözleşmesi devam ederken davacıya kıdem ve ihbar tazminatı ödendiğini gösterir imzalı bordro örnekleri ibraz edilmiştir. Ödeme iddiasının, yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceğinden bu belgeler dikkate alınıp değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken bu yön üzerinde durulmamış olmasıda isabetsiz olmuştur. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 07.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.