Mahkemesi : Samsun 2. İş MahkemesiTarihi : 05/06/2014Numarası : 2013/138-2014/341 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı, emeklilik için yaş dışında kalan sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısını doldurması nedeniyle iş akdini feshettiğini, ücret + prim usulüne göre çalıştığını, son ücretin net 3.640,00 TL olduğunu, primlerin altışar aylık periyotlar halinde yılda iki kez ödendiğini, ancak 2012 yılı son altı aylık prim alacağının ödenmediğini, normal çalışma saatlerinin hafta içi 09.00-18.00 saatleri arasında olduğunu, öğle arasının 1 saat olduğunu, ancak akşamları en erken çıkışlarının saat 20.00'ı bulduğunu, ayda iki ya da 3 cumartesi günü 10.00-17.00 saatleri arasında çalıştığını, fazla mesai ücretinin ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı ile fazla mesai ve prim alacaklarının tahsilini istemiştir. Davalı, davacının iş akdini tek taraflı olarak emeklilik nedeniyle feshetmesine rağmen fesihten sonra ... Bank A.Ş. bünyesinde çalışmaya başladığını, bu nedenle kıdem tazminatına hak kazanamayacağını, davacının fazla mesaiye muvafakat ettiğini, kendi isteğiyle işlerini yetiştirmek için yaptığı çalışmanın fazla çalışma olmadığını, davacının prim alacaklarının ödendiğini bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının emeklilik için yaş dışında kalan şartları yerine getirerek iş akdini 20.02.2013 tarihinde feshettiği, SGK kayıtlarına göre 09.04.2013 tarihinde ... Bank A.Ş. ... Şubesinde çalışmaya başladığı, 15 yıl sigortalılık ve 3600 prim ödeme şartını yerine getiren davacının yasal düzenleme ve tekrar işe girdiği tarih dikkate alındığında kıdem tazminatı almaya hak kazandığı, davacının fazla mesai ücretinin ücrete dahil olduğu, yıllık 270 saati aşan çalışması olmadığı, prim alacağının ödendiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. İşçiye, işyerinde çalıştığı sırada ara dinlenmesi verilip verilmediği ve süresi konularında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. İşçinin günlük iş süresi içinde kesintisiz olarak hiç ara vermeden çalışması beklenemez. Gün içinde işçinin yemek, çay, sigara gibi ihtiyaçlar sebebiyle ya da dinlenmek için belli bir zamana ihtiyacı vardır. Ara dinlenme 4857 sayılı İş Kanununun 68'inci maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükümde ara dinlenme süresi, günlük çalışma süresine göre kademeli bir şekilde belirlenmiştir. Buna göre dört saat veya daha kısa süreli günlük çalışmalarda ara dinlenmesi en az onbeş dakika, dört saatten fazla ve yedibuçuk saatten az çalışmalar için en az yarım saat ve günlük yedibuçuk saati aşan çalışmalar bakımından ise en az bir saat ara dinlenmesi verilmelidir. Uygulamada yedibuçuk saatlik çalışma süresinin çok fazla aşıldığı günlük çalışma sürelerine de rastlanılmaktadır. İş Kanununun 63'üncü maddesi hükmüne göre, günlük çalışma süresi onbir saati aşamayacağından, 68'inci maddenin belirlediği yedibuçuk saati aşan çalışmalar yönünden en az bir saatlik ara dinlenmesi süresinin, günlük en çok onbir saate kadar olan çalışmalarla ilgili olduğu kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla günde onbir saate kadar olan (onbir saat dahil) çalışmalar için ara dinlenmesi en az bir saat, onbir saatten fazla çalışmalarda ise en az birbuçuk saat olarak verilmelidir. İşçi, ara dinlenme saatinde tamamen serbesttir. Bu süreyi işyeri içinde ya da dışında geçirebilir. İşyerinde geçirmesi ve bu süre içinde çalışmaya devam etmesi durumunda ara dinlenmesi verilmemiş sayılır. Ancak işçi işyerinde kalsa bile, ara dinlenmesi süresini serbestçe kullanabilir, bu süre içinde çalışmaya zorlanamaz. Ara dinlenmesi için ücret ödenmesi gerekmez. Ancak, bu süre işçiye dinlenme zamanı olarak tanınmamışsa, işçinin normal ücretinin ödenmesi gerekir. Bu sürenin haftalık 45 saati aşan kısmını oluşturması halinde ise, zamlı ücret ödenmelidir. Ara dinlenme süreleri kural olarak aralıksız olarak kullandırılır. Ara dinlenmesinin kullandırılması zorunlu ise de, bunun kullanılacağı zamanı belirlemek işverenin yönetim hakkıyla ilgilidir. İşçilerin tamamı aynı anda ara dinlenme zamanını kullanılabileceği gibi, belli bir plan dahilinde sırayla kullanmaları da mümkündür. Ancak ara dinlenme süresinin, işe, ara dinlenme süresi kadar geç başlama veya aynı süreyle erken bırakma şeklinde kullandırılması doğru olmaz. Ara dinlenme süresinin günlük çalışma içinde belli bir zamanda amaca uygun şekilde kullandırılması gerekir. İş Kanununa ilişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliğinin 3'üncü maddesinin ikinci fıkrasında, ara dinlenmelerinin iklim, mevsim, yöredeki gelenekler ve işin niteliğine göre yirmidört saat içinde kesintisiz oniki saat dinlenme süresi dikkate alınarak verileceği hükme bağlanmıştır. Değinilen maddenin birinci fıkrasında ise, ara dinlenme süresinin çalışma süresinden sayılmayacağı açıklanmıştır. Somut olayda, taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesinde davacının fazla mesai ücretlerinin ücrete dahil olduğu belirlenmiş olup bu düzenleme nedeniyle davacının yaptığı yıllık 270 saatlik fazla çalışmanın ücreti ile ödendiğinin kabul edilmiş olması yerindedir. Ancak hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla mesai hesabında davacının 11 saatlik çalışmasından 1 saat yerine 1,5 saat, 7 saatlik çalışmasından da yarım saat yerine 1 saat ara dinlenmesi düşüldüğü ve ara dinlenmelerinin fazla belirlenmesi nedeniyle davacının 270 saati aşan çalışması olmadığı kabul edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece bilirkişiden ek rapor alınarak ara dinlenmelerin belirtilen şekilde düşülmesi istenmeli varsa davacının yıllık 270 saatin üzerinde yaptığı fazla mesai ücreti hüküm altına alınmalıdır. Hatalı rapora itibarla hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine, 19.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.