Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7167 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 704 - Esas Yıl 2010





Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacılar tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Kadastro sırasında 102 ada 337 parsel sayılı 8166 m2 yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı (ölü) F…… D…… adına tespit edilmiştir. Davacılar S.. S.. ve S.. S.. satın almaya kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece kesin süre nedeniyle davanın reddine, dava konusu taşınmazın tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacılar S.. ve S.. S.. tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece davacı tarafın verilen kesin süreye uymadığı gerekçesiyle davacının keşif deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına, mevcut delillere göre de ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya içeriğine ve usül hükümlerine uygun düşmemiştir. HUMK.nun 163. maddesi hükmüne göre kanunda belirtilen süreler kesindir. Bu süreler içinde yapılması gereken işlemler yapılmazsa o hak düşer. Hakim de yargılama sırasında taraflara vereceği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Verilen ara kararında sürenin kesin olduğu belirtilmemişse süreyi geçiren taraf yenisini isteyebilir. Bu istem üzerine verilecek ikinci süre kesindir. Yine öğreti ve uygulamada kararlılık kazanan görüşlere göre, kesin süreden söz edilebilmesi için öncelikle verilen sürenin yapılması istenilen işlerin yerine getirilebilmesine uygun makul bir süre yetecek olması, yapılması istenilen işlerin neler olduğunun, kesin süreye uymamanın hukuki sonuçlarının açıkça ve hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde ara kararında gösterilmesi, kesin süreye uymamanın hukuki sonuçları konusunda kendisine kesin süre verilen tarafın uyarılması, uyarı yapıldığının da tutanağa geçirilmesi zorunludur. Somut olaya gelince, dosya içeriğinden mahkemece 25.6.2007 günlü duruşma oturumunda davacılar S.. S.. ve S.. S..'ya 9.8.2007 günü saat 10.00'dan itibaren yapılacak keşifte kalem kalem belirtilen toplam 225.26 TL keşif giderini yatırması için ihtarın tebliğinden sonra 15 günlük kesin süre verildiği, davacının verilen süreye rağmen keşif giderini mahkeme veznesine depo etmediği, kesin süreyi içeren ihtarın davacılara 19.7.2007 günü tebliğ edildiği keşif günü olarak da 9.8.2007 tarihinin belirlendiği anlaşılmaktadır. Verilen kesin süre sonunda keşif gideri mahkeme veznesine depo edilse dahi, sürenin son günü olan 3.8.2007 tarihi ile keşfin yapılacağı 9.8.2007 tarihi arasında bilirkişi ve tanıklara çıkarılacak davetiye için yeterli süre kalmadığı, bu nedenle belirlenen sürenin makul olmadığı kuşkusuzdur. Hal böyle olunca mahkemece davacı tarafa keşif ücretini yatırması için yeniden ve az yukarıda açıklandığı biçimde yöntemine uygun ve makul süre verilmesi, kesin sürenin yerine getirilmesi halinde davacının iddialarının araştırılması için mahallinde keşif yapılması, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacılar S.. ve S.. S..'nın yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan 82,80 TL harcın istek halinde hükmü temyiz eden davacılara iadesine, 13.12.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.